Page 142 - Risale-i Nur - Mektubat
P. 142

144                                                                                                              MEKTUBÂT


          öyle  geldi  ki,  mecbur  oldular: "Aman  Dua  et,  kesilsin."  Dua etti,  birden
          kesildi.
                 İkinci  Misal:Tevatüre  yakın  meşhurdur  ki:  Resul-i  Ekrem  Aley-
          hissalâtü Vesselâm, Sahabe ve Îmana gelenler daha kırka vâsıl olmadan ve
          gizli İbadet etmekte iken Dua etti:
                              ِ
              ِ
                         ِ
          م
            ِ
            اشهْلا    ِن      با ِر   معب و   َا    با    خ   ىط َ    ْلا  ِن   با    ِرمع ِ   ب مَو   س ِ   هْا  ى   ز    ِ  ى    ه   م     عَا  ُ    ٍللَا    Bir - iki   gün
             َ
                                           َ
                   ْ
                                        ْ
                       ْ َ ْ
                                               َ ُ
                                                  ْ
          sonra, Hazret-i Ömer İbn-il Hattab Îmana geldi ve İslâmiyeti İlân ve İ'zaz
          etmeye vesile oldu. "Faruk" Ünvan-ı Âlîsini aldı.

                 Üçüncü Misal: Bazı Sahabe-i Güzine, ayrı ayrı maksadlar için Dua
          etmiş. Duası öyle parlak bir surette kabul olmuş ki, o Keramet-i Duaiye,
          Mu’cize  derecesine  çıkmış.  Ezcümle,  başta  Buharî  ve  Müslim  haber
          veriyorlar ki: İbn-i Abbas'a şöyle Dua etmiş:
                                    ِ
                                ِ
               وي  َل    ْاىتلا  ْ  ِ    و   ع   ل   م   ه    َ َ ِّ ُ   ِني ِّ      ا   دل    ڇ ههق   ف م   ه ُ    ٍللَا Duası  öyle  makbul  olmuş  ki; İbn-i
                                     َ ى ِّ
                                  ُ ْ
          Abbas,  Tercüman-ül  Kur'an  Ünvan-ı  Zîşanını  ve  Habr-ül  Ümme,  yani
          Allâme-i Ümmet Rütbe-i Âlîsini kazanmış. Hattâ çok genç iken, Hazret-i
          Ömer, onu Ülema ve Kudema-yı Sahabe meclisine alıyordu.

                 Hem başta İmam-ı Buharî, Ehl-i Kütüb-ü Sahiha haber veriyorlar
          ki: Enes'in vâlidesi, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'a niyaz etmiş
          ki: "Senin Hâdimin olan Enes'in evlâd ve malı hakkında Bereket ile Dua
          et." O da Dua etmiş:
                                                        ِ
                         ت   ه َ    يَط ْ ْ ُ  ا     عَا    ميف     ه   َل ك ِ   راب   و ه    و   َل   د    و هَلام   ْٙۥَا مه    َا   ٍلل
                                                              ى
                                                َ ُ َ َ َ ُ َ ْ ُ
                                                       ْ ٰ
                               َ
                                                                ُ
          demiş.  Hazret-i  Enes  âhir  ömründe  kasem ile  ilân ediyor  ki:  "Ben  kendi
          elimle yüz evlâdımı defnetmişim. Benim malım ve servetim itibariyle de,
          hiçbirisi benim gibi mes'ud yaşamamış. Benim malımı görüyorsunuz ki pek
          çoktur. Bunlar, bütün Dua-yı Nebeviyenin Bereketindendir."

                 Hem başta İmam-ı Beyhakî, Ehl-i Hadîs haber veriyorlar ki: Aşere-
          i  Mübeşşere'den  Abdurrahman  Bin  Avf'a,  Resul-i  Ekrem  Aleyhissalâtü
          Vesselâm  kesret-i  mal  ve  Bereketle  Dua  etmiş.  O  Duanın  Bereketiyle  o
          kadar  servet  kazanmış  ki,  bir  defa  yedi  yüz  deveyi  yükleriyle  beraber
            للّا ِلي   بس    ڇ tasadduk etmiş. İşte Dua-yı Nebeviyenin Bereketine bakınız..
          ٍ
                  َ
         ُ ٍ  للّا َكراب deyiniz...
               َ َ
                 Hem İmam-ı Buharî başta olarak Râviler naklediyorlar ki: Resul-i
          Ekrem  Aleyhissalâtü  Vesselâm,  Urve  İbn-i  Ebî  Ca'de'ye  ticarette  kâr  ve
          kazanç  için  Bereketle  Dua etmiş. Urve diyor ki: Ben bazı Kûfe çarşısında
   137   138   139   140   141   142   143   144   145   146   147