Page 174 - Risale-i Nur - Mektubat
P. 174

176                                                                                                              MEKTUBÂT

                            ل    ِ  َ ْ ُ      ْلا    ِقحْل اب ء    ج   ٰٓ ا   ل   س   رمْلا    ً  ى ِ ٵ      نلا اَذه
                                      ِ
                              ٠م
                                                            ٰ
                                 ِّ َ
                                            ُ َ َ
                                               ْ ُ َ
          diyerek,  Risalet-i  Ahmediyeyi  (A.S.M.)  haber  vermiş.  Hem  Abbas  İbn-i
          Mirdas'ın Sebeb-i İslâmiyeti olan meşhur vakıa şudur ki: Dımar namında
          bir sanemi varmış; o sanem, bir gün böyle bir ses vermiş:
                                ِ
                                                                ِ
                                  ِ
                  ٍ   دمحم     ى ِٵ  ا   نل ِ   نم    نايب       بق ة   ىدم     ن     عي   ب   د  َ ْ ُ َ ُ ُ ا  اَكو    م ا   ر    َ ُ َ    ض  ى ٰ ْ    َا   دو
                                           َ َل     ْلا
                              َ
                                    َ َ
                   ى َ ُ
                        ِّ                ْ
                 Yani:  "Muhammed  gelmeden  evvel  bana  ibadet ediliyordu,  şimdi
          Muhammed'in Beyanı gelmiş; daha o dalâlet olamaz."

                 Hazret-i  Ömer,  İslâmiyetten  evvel  saneme  kesilen  bir  kurbandan
          böyle işitmiş:
                      للّا     ىها   َ   هٰلا ٰٓ ِ    َه     لوقي     حيصف     لجر     حيج  ْ ٌ َ         حي ب    ٰا   َل   ا   ىذل   اي ٰ
                        ِ

                                                          ِ َا   م   ر     ن
                                            ٌ َ
                                ُ
                   ُ ٍ
                                             ُ
                                                ٌ َ
                                     ٌ ُ َ
                 İşte  bu  nümuneler  gibi  çok  vakıalar  var,  mevsuk  Kitablar  kabul
          edib nakletmişler.

                 Nasılki  kâhinler,  Ârif-i  Billahlar,  hâtifler,  hattâ  sanemler  ve
          kurbanlar,  Risalet-i  Ahmediyeyi  (A.S.M.)  haber  vermişler;  herbir  hâdise
          dahi,  bir  kısım  insanların  Îmanına  sebeb  olmuş.  Öyle  de,  bazı  taşlar
          üstünde  ve  kabirlerde  ve  kabirlerin   mezar   taşlarında   hatt-ı kadim   ile

            ٭م    ِ    ص   ل   ح     َا    م     دم   حم  gibi  ibareler  bulunmuş;  onunla  bir  kısım  insanlar
                       ٌ ى
           ٌ
                     ُ ْ ٌ
                          َ ُ
          Îmana     gelmişler.    Evet    hatt - ı  kadim    ile    bazı    taşlarda    bulunan
              م ٭    ٌ  ِ   ل   ح     َا    صم دم    م   ح , Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'dan ibarettir.
                           ُ َ ٌ ى
           ٌ
                   ْ ُ
          Çünki ondan evvel, zamanına pek yakın, yalnız yedi Muhammed ismi var,
                                                         ِ

          başka yoktur. O yedi adamın hiçbir cihetle   م      َا    حلص   م tabirine liyakatları
                                                   ٭

                                                        ٌ
                                                   ٌ
                                                            ُ ْ
          yoktur.

                 ÜÇÜNCÜ  KISIM  İrhasattan  Resul-i  Ekrem  Aleyhissalâtü
          Vesselâm'ın  Veladeti  hengâmında  vücuda  gelen  Hârikalardır  ve
          hâdiselerdir.  O  hâdiseler,  Onun  Veladetiyle  alâkadar  bir  surette  vücuda
          gelmiş.

                 Hem bi'setten evvel bazı hâdiseler var ki, doğrudan doğruya birer
          Mu’cizesidir.  Bunlar  çoktur.  Nümune  olarak,  meşhur  olmuş  ve  Eimme-i
          Hadîs  kabul  etmiş  ve  sıhhatleri  tahakkuk  etmiş  birkaç  nümuneyi
          zikredeceğiz:
   169   170   171   172   173   174   175   176   177   178   179