Page 167 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 167
BARLA LÂHİKASI 169
yağmurdan yıkıldı. Halbuki Karaca Ahmed Sultan'ın arkasında ve deniz
kenarında balık avlamakla meşgul Şem'î ile arkadaşları bir damla
yağmur görmediler.
İşte bu hâdise, kat'iyyen delalet ediyor ki; o yağmur, Hizmet-i
Kur´ân'la münasebetdardır. O Rahmet-i Âmme içinde bir hususiyet var
ki; Sure-i ٰسي Anahtar ve Şefaatçı oldu ve yağmur kâfi mikdarda yağdı.
İkinci Suret: Kuraklık zamanında, yirmi-otuz gün içinde
yağmur Barla'ya yağmamışken, Yokuşbaşı Çeşmesi yapıldığı bir
zamanda menba'ına yakın Üstadımız ve biz (yani, Süleyman, Mustafa
Çavuş, Ahmed Çavuş, Abbas Mehmed ve sair Kardeşlerimiz) beraber
Cemaatla Namaz kıldık. Tesbihattan sonra Dua için elimizi kaldırdık,
Üstadımız yağmur Duası etti. Kur´ânı Şefaatçı yaptı. Birden o güneş
altında, herbirimizin ellerine yedi-sekiz damla yağmur düştü. Elimizi
indirdik, yağmur kesildi. Cümlemiz bu hale hayret ettik. O vakte kadar
yirmi-otuz gündür yağmur gelmemişti. Yalnız o yağmur Duası ânında
Dua eden her ele, yedi-sekiz damla düşmesi gösterdi ki, bunda bir Sır
var. Üstadımız dedi ki: "Bu bir İşaret-i İlahiyedir. Cenab-ı Hak manen
diyor ki: Ben Duayı kabul ediyorum, fakat şimdi yağmur vermiyorum."
س
ٰ
Demek sonra Sure-i ٰي Şefaat edecek. Nitekim öyle olmuştur.
Elhasıl: Isparta'daki Kardeşlerimizin umumî Rahmet içindeki
Risale-i Nur'un Bereketine dair dava ettikleri hususiyeti, bu iki kuvvetli
delil ile tasdik ediyoruz.
Barla'da
Şem'î, Mustafa Çavuş, Bekir Bey,
Muhacir Hâfız Ahmed, Süleyman
* * *
Ehl-i İman -bilhassa şimdiki Risale-i Nur'un zâkir ve muvahhid
Şakirdleri- öyle bir cadde ve minhaca girmişler ki; o cadde gayet
müstakim, gayet nurlu, gayet sevimli. Bütün iki tarafı elmas, inci
dükkânı... Bunların başında Nass-ı Kur´ân'dan gelen ve Kur´ân-ı
Kerim'in ve Furkan-ı Hakîm'in Âyât-ı Beyyinatından intişar eden
Risale-i Nur'un yüzyirmi parçasından beher parçası birer Mürşid-i
A'zam, birer Mürşid-i Ekmel, birer Kal'a-i Hasin, birer Elmas Kılınç
olarak