Page 242 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 242

244                                                                            YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN

          manevî  galebeyi  temin,  merkezdeki  mürşidlerine  müteveccih  ve
          murakıb  küçük  bir  Halka-i  Tevhidi  teşkil  edenler  gibi,  bu  küçük
          Cemaatinizin herbiri arkasında, bir nisbet-i mütezayide-i muntazama ile
          artan, mahrut şeklinde Zümre-i Muvahhidîni görür gibi oldum.


            ْ
            بْكَا     للَّٰا dedim. Bu kudsî tasavvuru Kardeşlerimize aşağıdaki levha
           َ     ُ ه
          ile daha ziyade izaha çalışacağım. Bu Nurlu Tefekkür, bana büyük bir
          ümid  bahşetti.  Muallim  Cudi'nin  Kasidesindeki  şu  Mısra'ı  da  derhatır
          ettirdi:

                 Bir Kıbleye bağladı Kulûbü
                 Cem'etti kabail ve şuûbu
                 Mevlâya Muhabbeti müsellem
                 Sallallahü aleyhi ve sellem.

                 İşte İttiba-ı Sünnete (Haşiye) pek büyük ehemmiyet veren  muh-
                                         ِ
                                             ِ
                                         ء


          terem  Üstadımız  da,  bu  asırda    ٓ ايب   نَلاْا    ر   ةث      و ءٓ ا   مَلع   ْلَا Sırrınca, içlerine
                                                     َ ُ َ ُ َ
                                              ْ َ
                                                         َ ُ
          saçılan nifak tohumu yüzünden, her gün biraz daha Tevhidi bırakanları
          bir  Kıbleye  bağlamak  için,  Sözler  ve  Mektubat  namındaki  Nurlu
          Eserlerle Ehl-i İmanı İrşada çalışıyor. Küffara, hattâ cinn ve şeytanlara
          dahi,  mebde'-i  nüzulündeki  gibi,  Nusus-u  Kur´âniyeyi  ilân  ediyor.
          Mahfî İ’cazı izhar ediyor.

                 Vahdet-ül Vücud'a dair olan Risaleyi mühim Zâtlara okuduktan
          sonra,  bir  sevk-i  manevî  ile  ihtiyarsız  bir  yere  daha  gittim.  Orada
          Vahdet-ül Vücud meşreb sahibi Âlim bir Zâtı hazır buldum. (*) Vahdet-
          ül Vücud hakkındaki Mektubu okudum. Daha doğrusu ihtiyarsız olarak
          okudum. Müstemi' olan o mühim Âlim, bidayette cüz'î itiraz parmağını
          uzatmak  istedi.  Sonuna  kadar  dinlemesini  ihtar  ettim.  Tamamen
          okuduktan  sonra,  o  zât  hayretinden  Sözler'in  büyüklüğünü  ve  "Bu
          zamanda böyle büyük Kelâmı, acaba kim yazabilir?" diye

                 ----------
                 (Haşiye):  Hulusi'nin  tekerrür  etmiş  min  haysü  lâ  yeş'ur  bir  Keramet-i
          İhlasiyesi  şudur  ki:  Yeni  yazılan  ve  daha  ona  gönderilmeyen  Risalelerin  mevzuunu
          teşkil eden bir Esası Mektubunda yazar. Âdeta istiyor. Çok defa olduğu gibi şimdi de,
          İttiba'-ı Sünnete dair Mirkat-üs Sünne'ye sarih bir surette bir Hiss-i Kabl-el Vuku' ile
          taleb ediyor.
                                                                          S a i d
                 (*): Elazizli Hacı Şevket Hoca.
   237   238   239   240   241   242   243   244   245   246   247