Page 248 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 248

250                                                                            YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN

                 Ümid  ediyorum  ki,  Cenab-ı  Hak  kabul  etse  tevfik  verse,
          yazılanlar  dalalet  bulutlarını  dağıtmaya  kâfidirler.  Her  derdin  devası
          içinde  var  demeyeceğim,  fakat  mühlik  dertlerin  ağleb  devası
          yazılanlarda vardır. Siz onların mütalaasını, kıymetdar bir  İbadet  olan
          Tefekkür nev'inde telakki ediniz. Ve onlardaki İlmi, Envâr-ı İmandan ve
          Marifetullahtan  tasavvur  ediniz  ki  usanç  vermesin.  Hem  sizde  ve
          müstemiînde iştiyak olduğu zaman okuyunuz. Bâki Selâm ve Dua.

                                                                     Kardeşiniz
                                                                                                               S a i d

                 Otuzüçüncü'nün  Birinci  Makamına  dair  sen  fikrini  yazdın.
          Beğendiğini  gösteriyorsun.  Hakkı  Efendi  ile  Müftü  Efendi  ve  sair
          İhvanların  da  nasıl  bulduklarını  anla,  bana  yaz.  Umum  Kardeşlerime
          Selâm ve Dua ediyorum ve onların Duasını istiyorum.

                 Hulusi Bey Kardeşim, o senin selefin Mektubunu oku ve ona acı
          ve ona Dua et.
                                          * * *

                 (Hulusi Bey'e hitaben yazılmış bir Mektubdur)

                                                    ِ
                                                 ِ
                           ۪ ِ
                                                        ِ ِ
                                                             ِ
                                   ِ
                             هدم َ ْ  ِ      حب    حبيُ َّ  ِ    ء     ا لا       َ شَ ن   م    ناو    همس اب
                                                   ْ َ
                                                ْ
                                  ُ َ ُ
                                             ْ
                                                           ْ
                                    ِّ
              ِ
                                           ِ ِ ِ
                                 ِ
           ام   فو   ر   ح  ِ   دا   دع   َا د   جب   َا باسح    د      دعب هت اَكرب       و  ِ   للّٰا  ة      ر   ح   م    و مُك   يَلع     مَلا   س لَا
                       َ
                                         َ َ ُ ُ
                                                               َ َ ْ َ ُ ه َ َ َ
                                                                    ْ ْ
                                                                           َّ ُ َ
                   ُ ُ
           َ
                            َ ْ ْ ْ
                                    َ
                                                   ِ
                                     ِ
                               ِ   رو   نلا ةَلاس ِ ِ    ز ا    جَا نم هت  َ َ ُ َ    ق   ر   ْا
                                           ر ء
                                 ُّ
                                              ْ َ
                                                  ْ
                                        َ

                 Sevgili Kardeşim!

                 Seni  teşvik  için  değil,  çünki  teşvike  muhtaç  değilsin.  Hem
          medar-ı  fahr olmak için değil, çünki  fahr  ise ucb  ve riyaya medardır.
          Belki sana medar-ı şükür olmak için diyorum ki:

                 Sen  ve  Hakkı  Efendi  benim  için  yüz  ciddî  Talebe  hükmüne
          geçtiniz. Hattâ diyebilirim ki: Kader-i İlahî beni bu yerlere göndermesi,
          sizleri  şu  Vazife-i  Kudsiyede  uyandırmak  içinmiş.  Şimdi  şu  zamanda
          İman-ı Tahkikînin Dersini vermek, pek büyük bir Fazilettir ve Kudsî bir
          Vazifedir.  İman-ı  Tahkikîyi  taşıyan  bir  Mü'min,  çok  Mü'minlere  bir
          Nokta-i İstinad   olur  ki;  şuursuz  olarak   Avam-ı Mü'minîn  o   İman-ı
   243   244   245   246   247   248   249   250   251   252   253