Page 254 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 254

256                                                                            YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN

                              ِ

                    ِ
              بي۪ب   ح  ب   ۪ب ي    حْلا     نم ء   َ شَ     ُك  ُّل   Sırrınca  Habib'in  diyarından  gelen  her
            ٌ   َ       َ    َ    ْ
          şey  Mahbubdur.  Ve  onun  içinde  bir,  bilhassa  Ravza-i  Mutahhara'nın
          Levha-yı  Müzeyyene  ve  Münevveresi  var  idi.  Bir  kısım  San'at-ı
          İlahiyenin  bir  nevi  küçük  müzehanesi  şekline  getirdiğim  hücremin
          duvarına,  o  Levha-yı  Mübarekeyi  dahi  ta'lik  ettim  ve  karşısında
          oturdum; derince, müştakane temaşaya başladım. Birden o levhada bana
          ihtar  eder  gibi  Kalbime  geldi:  "Bizler  senin  Risalelerinin  manidar
          işaretleriyiz."
                   للّٰا  نا   حبسف dedim,  bu  hediye  içinde Sırlar var. Tedkike başla-
                     َ ه
                           َ
                       َ ْ ُ
          dım.  Baktım  ki,  gönderdiğim  Risaleler  kaç  parçadır;  her  bir  parçaya
          mukabil  bir  nevi  hediye  var.  Yirmibir  parça,  hem  Risalelerden  hem
          teberrükten  saydım.  Bu  çeşit  teberrükü,  şimdiye  kadar  işitmemiştim.
          Hiçbir Hacı böyle bir zamanda, böyle merak edip, her nev'den bir kısım
          alsın. Hem benim hesabıma Medine-i Münevvere'nin mübarek eşyasını
          bana ayırıp göndersin. Bu demek Nuh muh işi değil. Ravza-i Mutahhara
          Sahibinin bu teberrük içinde bir İltifatı vardır.

                 Madem  Kitabların  parçaları  ve  hediyelerin  nev'leri  birbirine
          Tevafuk  ediyor.  Öyle  ise  her  bir  nev',  bir  nev'  Kitaba  işareti  var,
          münasebeti var. Şu gözümün önündeki levha ise, Mu'cizat-ı Ahmediye
          namında  aslı  beş  parçadan  ibaret  Ondokuzuncu  Mektub'a  muvafakat
          münasebeti  var.  Çünki  şu  levha  o  Ravza-i  Mutahhara'nın  ve  Hücre-i
          Saadet'in  suretini  gösterdiği  gibi,  Mu'cizat-ı  Ahmediye  Risalesi  dahi,
          Asr-ı Saadet'in manevî suretini almıştır. Şu beş Minare, o beş parçaya
          işaret ediyor. Şu Kubbe Mi'rac Risalesine bakıyor.

                 Öyle  ise  sair  nev'lerin  dahi,  Risalelerin  nev'lerine  işaret  eder
          diye, dikkat ettim ki; yedi nev' Hurma gönderilmiş. Bir parçası büyükçe,

                              ا
                            للّٰ
          otuzüç tane kadar.   ن احبسف  dedim, yedi nev'i göndermekte ne mana
                                      َ
                                َ ه
                                  َ ْ ُ
          var.  Birden  Kalbime  geldi  ki:  İman-ı  Billah'a  dair  yedi  nev'  ile  aynı
          Hakikat  yazılmış.  Van'a  gönderilmiş.  Dikkat  ettim,  evet  mevzu'
          Vahdaniyet-i  İlahiye olduğu halde; Yirminci Mektub ile sureti küçük,
          manası  pek  büyük  Zeyliyle  ve  Yirmiikinci  Söz  herbiri  birer  Risale,
          Birinci     Makam,    İkinci   Makamı     ve    Otuzikinci    Söz     Üçüncü
          Mevkıfı   ile   evvelki  iki  mevkıf  her  biri  birer  Risale  hükmünde   ve
          Otuzüçüncü    Mektub,    Otuzüç    Pencere    ile    yedi    Risaledir.
   249   250   251   252   253   254   255   256   257   258   259