Page 65 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 65

BARLA  LÂHİKASI                                                                                                   67

           faidesiz,  ehemmiyetsiz,  odun  yığınları  gibi  camid  şeyleri  bulursun.
           Çünki  ben  teftiş  ettim,  çok  lüzumsuz  şeyleri  buldum.  İşte  o  fennî
           malûmatı, o felsefî maarifi; faideli, nurlu, ruhlu yapmak çaresini aramak
           lâzımdır.  Sen  dahi  Cenab-ı  Hak'tan  bir  intibah  iste  ki,  senin  fikrini
           Hakîm-i  Zülcelal'in  hesabına  çevirsin,  tâ  o  odunlara  bir  ateş  verip
           nurlandırsın.  Lüzumsuz  maarif-i  fenniyen,  kıymetdar  Maarif-i  İlahiye
           hükmüne geçsin.
                  Zeki  dostum!  Kalb  çok  arzu  ederdi;  ehl-i  fenden  Envâr-ı
           İmaniyeye  ve  Esrar-ı  Kur´âniyeye  İştiyak  derecesinde  ihtiyacını
           hissetmek cihetinde Hulusi Bey'e benzeyecek adamlar ileri atılsın. Hem
           madem  Sözler  senin  Vicdanınla  konuşabilirler.  Her  bir  Söz'ü,
           şahsımdan  değil  belki  Kur´ân'ın  Dellâlından  sana  bir  Mektubdur  ve
           Eczahane-i  Kudsiye-i  Kur´âniyeden  birer  reçetedir  farzet.  Gaybubet
           içinde  hazırane  bir  musahabe  dairesini  onlar  ile  aç.  Hem  arzu  ettiğin
           vakit  bana  Mektub  yaz.  Ben  cevab  yazmasam  da  gücenme.  Çünki
           eskiden beri Mektubları  pek az  yazarım. Hattâ üç senedir  Kardeşimin
           çok Mektublarına karşı bir tek yazdım.
                                                                S a i d   N u r s î

                                           * * *
                  (Sabri'nin fıkrasıdır)

                  Eyyühe-l Üstad-ül A'zam!

                  Bilhassa Dest ve Damen-i Mübareklerinizi bûs edip, her ân ve
           zaman muhtaç bulunduğum Daavat-ı Üstadanelerini niyaz eylerim. Bir
           hafta  evvel  Süleyman  Efendi  Kardeşim  vasıtasıyla  irsal  buyurulan
           enva'-ı  iltifatı  şamil  Lütufname-i  Ekremîlerini,  kemal-i  hasretle  alarak
           müftehiretle  okudum.  Bir  fıkrasında  Tevafukat-ı  Gaybiye  hakkındaki
           kanaat-ı âcizanem sual buyuruluyor.
           متَحمْلا داتسُ ْ لاا ايها تقدص معن    Kelimeleriyle    icabet    ediyorum.    Zira
                  ُ َ
                                 َ ْ َ َ
                             َ ْ َ
                          َ ُّ
           َ َ ْ ُ
                     ْ
           şu  Tevafukat-ı  Gaybiye-i  Acibe,  bil'umum  Bahr-i  Muhit-i  Nurun
           Talebelerini  ve  hattâ  Talebelerin  cemaat-ı  müstemialarını  mest  ve
           hayran ve medyun-u secde-i şükran bırakmıştır. Nurların şu mu'ciznüma
           Kerametlerini,  ancak  ve  ancak  Mir'at-ı  Muhammediye  (A.S.M.)  ile
           müşahede edebiliriz. Bu Hakikatın diğer bir marifeti olan:

                  Âyinedir bu Âlem, her şey Hak ile kaim
                  Mir'at-ı Muhammed'den Allah görünür daim. (Haşiye)

                  ----------
           (Haşiye): Latif bir Tevafuktur ki: Hulusi-i Sâni Sabri Efendi bu Beyti bana yazdığı
   60   61   62   63   64   65   66   67   68   69   70