Page 69 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 69

BARLA  LÂHİKASI                                                                                                   71

           bulunduğumuz  Saadeti  va'detmiyor  mu?  Ona  hâlisane  sarıldığımız
           zaman, muhtaç bulunduğumuz zevk-i manevîyi bize vermiyor mu?

                  Evet  Aziz  Üstadım,  bugün  elimizde  tuttuğumuz,  gözümüzle
           gördüğümüz hakikî insanlara Rehber olan o muazzam Kitab, o büyük
           Mu'cize  ki,  ben  maddiyat  içinde  dünya  cereyanında  boğulmak  üzere
           iken, beni Onun Ulvî Sesleri ne güzel teselli etmiş ve bana sarsılmaz bir
           İstinadgâh olmuştur. Hakka nâmütenahî şükürler olsun.

                  Muhterem Üstad, bana öyle geliyor ki, manevî Saadete küşade
           bulunan  Ruhum,  kıymetdar  Risaleleri  okudukça,  yazdıkça  gitgide  bir
           zevk-i   manevî,   bir   Saadet-i   Ebedî    hazırlıklarıyla   coşacak.
           Coşkunluklarımın hayli devam ettiği oluyor.

                  Üstadım!  İşte  o  zaman  dünya,  nazarımda  bir  hiçten  ibaret
           kalıyor, Ebediyete, Sonsuza, Saadet Âlemlerine atılmak istiyorum. İşte
           o dakikalar bu dünyayı bana verseler, bu tatlı hülyalarımın bir nebzesini
           bile vermek istemem. Def'olsun gençlik rü'yalarının kâbuslu fırtınaları.

                  Üstadım, Duanıza muhtacım.
                                                                        Z e k â i
                                           * * *

                  Fazilet-meab Üstadım!

                  Nur  sabahı  olan  Risale-i  Nur'dan  Birinci,  İkinci,  Üçüncü,
           Beşinci,  Altıncı,  Yedinci,  Sekizinci  Sözleri  istinsah  ederek  bera-yı
           tashih,  Taraf-ı  Âlîlerine  takdim  ediyorum.  Mezkûr  Sözler  ki,  kısa
           oldukları  halde  mefhumları  büyük.  Büyük  hisler  ve  ulvî  fikir
           bahşediyor. O Sözler ki; herbiri  ayrı ayrı  mecralardan cereyan ederek
           büyük bir deryaya dökülen berrak ve saf ırmaklar gibi çağlıyorlar. İşte
           bendeniz, bu çağlayan ırmakların Latif ve Ulvî Seslerinden hayli derece
           istifade ediyor ve sonlarında, beşeriyetin başta âcizlerinin ibtilâ olduğu
           emraza  şifa  verici  eczalar  istihsal  ediyorum.  Kendisini  acı,  yoksulluk
           içerisinde  bunalıyor  zanneden  ve  muhayyilesi  inkişaf  edememiş
           kimseleri ikaz etmek emelini taşıdığıma emin olunuz.

                  Aziz  Üstadım!  Anlıyorum  ki,  kaybolmuş  ümidlerimin,  Haya-
           tımın  Semasında  sönen  yıldızlarımın  ufûlüne  teessüf  edip,  bir  fecr-i
           sabah ararken; bir Nur sîma, bir Nur sabah karşımda parladılar. Allah
           sizden razı olsun ki, kıymetli Eserleriniz sayesinde Hayatın kıymet ve
           ehemmiyetini   anladım.  Bu  suretle  Kalbime  bir  İstinadgâh-ı  Manevî
   64   65   66   67   68   69   70   71   72   73   74