Page 74 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 74

76                                                                             YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN

                 Ey Aziz Üstad!

                 Bu  defa  yazmağa  muvaffak  olduğum  üç  mevkıftan  mürekkeb
          Otuzikinci Söz'ü bera-yı tashih takdim ediyorum. İşbu Kitabın, nazar-ı
          âcizîde giranbaha bir hazine olduğunu yazmağa bilmem lüzum var mı?
          Dünyanın  ölçülmek  imkânı  olmadığını  söyleyen  zât  ve  fikr-i  beşerin
          nâmahdud bir arazi olduğunu iddia eden adam ne doğru söylemişler. Bu
          noktada  fikrim,  gittikçe  inkişaf  eden  efkârımın  ve  dar  muhayyilemin
          genişlemesinden mütevellid bir fikirdir. Dünyanın ölçülmez bir boşluk
          olduğunu  ve  fikr-i  beşerin  nâmahdud  olduğunu  izah  maksadına
          müstenid  değildir.  Demek  ki,  her  Risaleden  Ruhum  ayrı  ayrı  gıdasını
          alıyor.  Otuzikinci  Söz'ün  Kalbime  ve  Ruhuma  bahşettiği  Safa-yı
          Sermedî  ve  cavidanî  değil  mi  ki,  bu  uzun  Mektubumla  mesruriyetimi
          izhar için sizi taciz etmeme bâdî oluyor. Hülâsa tatlı bir sermestî içinde
                                           ِ
          hayatımdan memnunum.  للّٰا     ءآش  نا Duanız Himmetiyle, böyle meşru bir
                                  ُ  َ ه  ْ َ
                                                                  ِ

                                                            ا
          sermestî içinde Hayat-ı Ebediyeye vâsıl olacağım      ءآش  نا.
                                                          للّٰ
                                                          ُ  َ ه  ْ َ
                                                                 Ahmed Zekâi

                                          * * *
                 (Husrev'in bir fıkrasıdır)

                 Çok Muhterem, Sevgili Üstadım,

                 Yirmidokuzuncu  Mektub'un  Üçüncü  Kısmını  okuduk.  Mektub
          münderecatı  hepimizi  şevke  getirmiş,  sevinçle  her  tarafımızı
          doldurmuştu.  Kur´ân-ı  Hakîm'in  bazı  Âyâtından  çıkan  kıvılcımlarıyla
          bir taraftan aklı gözlerine inmiş olan maddiyyunlar ve emsali tabakasına
          karşı, Mektubat-ün Nur ve Risalat-ün Nur ile meydan okuyarak onların
          kafalarına  Hakikat  tokmaklarını  vurmakta  ve  diğer  taraftan  onların
          kalblerini pek parlak Feyizleriyle doldurmaktadır.

                 Onsekiz  bin  değil,  Sevgili  Üstadımın  buyurdukları  gibi
          yirmisekiz  bin  Âleme  bakan  o  büyük  Furkan-ı  İlahî'nin,  bugünkü
          asırdan  başka  gelecek  asırlara  da  bakan  vecihlerinin  bazı  mühim
          noktalarına işaret edilmesi ve Lafzullah üzerinde vaki' Tevafukatın göze
          çarpacak ve nazarı celbedecek şekle ifrağ edilmesi ve bazı Kelimelerde
          görünen  manidar  Tevafukatın  güzellikleriyle  meydana  çıkarılması
          hakkında  vaki'  Üstadımın  fikirlerine  haddim  olmayarak  yine
          Üstadımdan aldığım kuvvet ve cesaret ile iştirak ediyorum. Ve böyle bir
          Kur´ân-ı Kerim'in  yazılması  hakkında   vaki'   olacak   her   fedakârlığa
   69   70   71   72   73   74   75   76   77   78   79