Page 117 - Kuran'da Tebliğ ve Tartışma
P. 117

Harun Yahya (Adnan Oktar)              115


             Böylelikle onlar, hiç şüphesiz haksızlık ve iftira ile geldi-
             ler. (Furkan Suresi, 4)
             O ise, yanlızca bir adam (insan)dır, Allah'a karşı yalan

             uydurmaktadır, bizler de ona inanacak değiliz. (Mümi-
             nun Suresi, 38)
             Musa onlara apaçık olan ayetlerimizle geldiği zaman:
             'Bu düzüp uydurulmuş bir büyüden başkası değildir. Biz
             geçmiş atalarımızdan bunu işitmedik' dediler (Kasas
             Suresi, 36)
             Bu suçlamaya karşı Resulün vereceği cevap ise şöyledir:

             "Onlar: 'Bunu kendisi uydurdu' mu diyorlar? De ki:
             'Eğer onu ben uydurduysam günahı bana aittir. Ama
             ben, sizlerin suç olarak işlemekte olduklarınızdan uza-
             ğım." (Hud Suresi, 35)
             Resulün dini uydurduğunu iddia etmelerinin ardından, yalancılık

          suçlaması gelir: "Sen yanlızca benzerimiz olan bir beşerden
          başkası değilsin ve biz senin gerçekte yalancılardan oldu-
          ğunu sanıyoruz." (Şuara Suresi, 186) Ardından suçlamaların dozu
          artar: "Zikr (vahy) içimizden ona mı bırakıldı? Hayır, o çok
          yalan söyleyen, kendini beğenmiş bir şımarıktır." (Kamer
          Suresi, 25)
             İşte inkarcıların en çok üzerinde durdukları konulardan biri
          budur: 'Niçin bir başkası değil de o?' Tabii o değil de bir başkası

          olsaydı bu sefer yine aynı soru gelecekti... Gerçekte bunun tek sebe-
          bi, Allah'ın dinini tebliğ edecek bir elçinin varlığını kabullenememe-
          leridir. Çünkü kendi çarpık 'atalarının dininde' böyle bir kavram yok-
          tur. Olsa bile, elçilik makamına ancak onların yakıştıracakları biri gel-
   112   113   114   115   116   117   118   119   120   121   122