Page 119 - Kuran'da Tebliğ ve Tartışma
P. 119
Harun Yahya (Adnan Oktar) 117
nızı üstünde bulduğunuz şeyden daha doğru olanını
getirmiş olsam da mı?' Onlarda demişlerdi ki: 'Doğrusu
biz, kendisiyle gönderildiğiniz şeye kafir olanlarız.'”
(Zuhruf Suresi, 23-24)
İnsanların yeni fikirleri ve yeni düşünüş tarzlarını benimsemele-
rini engelleyen şey, adeta 'hücrelerine işlemiş' olan prensiplerdir.
Bu prensipler hayat boyu içinde bulunulan ortamdan, aile yapısın-
dan, arkadaşlıklardan etkilenerek geliştirilmiş 'kişiye özgü' bir bakış
açısı ve yaşam tarzı anlamına gelir. Buna kişinin 'dünya görüşü' de
diyebiliriz.
İşte tebliğde karşılaşılan en büyük güçlüklerden biri de, dinle
uyuşmayan dünya görüşlerini yıkıp yerine Allah rızasına ve korku-
suna dayalı, dünyaya değil ahirete yönelen bir dünya görüşü yerleş-
tirmektir. Bu dünya görüşleri, tamamen materyalist bir yapıda ola-
bileceği gibi, din adına ortaya çıkan ancak hak dinle alakası olmayan
fikirlerden de oluşabilir. Nitekim, Kuran'da gördüğümüz gibi dini
tebliğ eden Resullere ve müminlere verilen cevaplar kimi zaman
Allah'ı inkar eder şekilde, kimi zaman ise o dönemde sahip olunan
geleneksel dini korur şekilde olmaktadır.
İnkarcıların şiddetle savundukları, kendilerine anlatılanları hiçbir
şekilde kabul etmemelerine neden olan ve müminleri de kendisine
döndürmeye çalıştıkları bu geleneksel dini, Allah, 'atalarının dini'
olarak nitelendirir. İnsanların büyük çoğunluğu 'atalarının dini'ne
son derece bağlıdır ve kendilerine anlatılan gerçeklere de bu dine
uygun olup olmamasıyla değerlendirir. Bu konu hakkında Allah
ayetlerde şöyle buyurmaktadır:
“Ne zaman onlara Allah'ın indirdiklerine uyun denilse