Page 134 - Risale-i Nur - İşaratü'l-İcaz
P. 134

136                                                                                                 İŞÂRÂT-ÜL İ’CAZ

          değilsiniz.  Öyle  ise  hasmınız  olan  Resul-ü  Ekrem  Sadıktır.  Öyle  ise
          Kur'an,  Mu'cizdir.  Öyle  ise  İman  ve  Tasdikiniz  lâzımdır  ki,  ateşe
          düşmeyesiniz."    ...  ۪رانلا ۪او ۪ قَّتاف  Bu  Emr-i  İlahî,  onlara  yapılan
                                َ َّ
                                         ُ َ
          tehdidleri dehşetlendiriyor.

                           ِ
                 اوُلعفت۪ َ ل ۪۪نا۪Cümlesindeki  ۪عفت۪Kelimesi, fiil-i muzaridir. Bu
                                             ل
                                           ا
                                            و
                                              َ ْ َ ُ
                   َ ْ َ
                          ْ
                        ْ
          fiil  zaman-ı  hal  ile  istikbal  arasında  müşterektir.  Huruf-u  şartiyeden
                ِ
          olan ۪نا۪ zaman-ı  halden  istikbal  dağlarına  atıyor.  Huruf-u  câzimeden
               ْ
          olan  َ۪ ل۪ istikbalden  mazi  derelerine  fırlatıyor.  Zavallı  اوُلعفت۪ her  iki
               ْ                                                   َ ْ َ
          edatın ellerinde top gibi oyuncak olmuştur. Bu edatların bu vaziyetleri
          zihinleri hem maziye, hem istikbale gönderiyor ki; maziyi süslendiren
          belig hitabeleri, altun ile yazılan muallakatları, Kur'anın yakınına bile
          gelemediklerini  görsünler.  O  sahifeyi  gördükten  sonra,  istikbal
          sahifesini de ona kıyas etsinler.

                 اول َ ْ َ ُ  ۪ عفت۪   nun اوتْات Kelimesine tercihinde, iki nükte vardır:
                              ُ َ
                 Birisi: Kur'anın İ’cazı, onların aczindendir. Aczleri ise, Eserden
          olmayıp  fiilden  olduğuna  işarettir.  Yani  aczlerinin  menşei;  Kur'anın
          misli değildir, o misli yapmaktandır.

                 İkincisi ise : İlm-i Sarf'ta  ۪۪ ۪ ع۪ف۪bütün fiillerin terazisi olduğu
                                           ۪
                                          ل
                                         ۪
          gibi; üslûblarda da uzun hikâyeleri, işleri, vakıaları, kıssaları bir lafız
          ile ifade eden bir Fezlekedir. Sanki kinaye kabilinden Cümleleri tabir
          eden bir zamirdir.

                 اوُلعفت ۪نَلو۪ daki  ۪نَل۪ huruf-u  nâsibeden  olup,  dâhil  olduğu  fiili
                   َ ْ َ
                                  ْ
                        ْ َ
          istikbale nakleder, müekked veya müebbed olarak istikbalde nefyeder.
          Demek bu Cümlenin kaili, pek büyük bir itminan ve ciddiyet ile, şekk
          ve şübhe etmeyerek bu hükmü vermiştir. Bundan anlaşılır ki, O Zâtın
          işlerinde hile yoktur.
   129   130   131   132   133   134   135   136   137   138   139