Page 130 - Risale-i Nur - İşaratü'l-İcaz
P. 130
132 İŞÂRÂT-ÜL İ’CAZ
7- Bu da olmadığı takdirde, birbirinize yardım etmek suretiyle
yapınız.
8- Buna da imkân bulunamadığı takdirde, bütün ins ve cinlerden
yardım isteyiniz ve bütün efkârın neticelerinden istimdad ediniz.
Neticeleri, tamamen yanınızda bulunan Kütüb-ü Arabiyede mevcuddur.
Bütün Kütüb-ü Arabiye ile Kur'an arasında bir mukayese yapılırsa, Kur'an
mukayeseye gelmez. Çünki hiçbirine benzemiyor. Öyle ise Kur'an ya
hepsinden aşağıdır veya hepsinden yukarıdır. Birinci ihtimal bâtıl ve
muhaldir. Öyle ise hepsinden yukarı, fevk-al küll bir Kitabdır. Onüç
asırdan beri misli vücuda gelmemiştir, bundan sonra da vücuda
gelemeyecektir vesselâm.
9- "Bizim şahidlerimiz yoktur. Eğer muarazaya girişsek, bizi
destekleyecek kimse yoktur." diye gösterdikleri o bahaneyi de def'etmek
için, "Şühedanıza da müsaade edilmiştir. Onları da çağırın, size yardım
etsinler."
İşte bu tabakalara dikkat edilirse, muarazanın şu mertebelerine
işareten, Kur'an-ı Kerim'in yaptığı Îcaz ile gösterdiği İ’caza bir şua
görünür.
Arkadaş! Kur'an-ı Kerim'den en kısa bir Sureye muaraza etmekten
beşerin aczi, mezkûr izahat ile sabit oldu. Amma İ’cazın limmiyet ciheti
kaldı. Yani beşerin aczini intac eden illet ve sebeb nedir? Evet Kur'an ile
muaraza ve mübarezeye çıkan insanların kuvveti Cenab-ı Hak tarafından
körleştirilerek, muarazayı yapabilecek kabiliyetten sukut ettirilmiştir.
Fakat Abdülkahir-i Cürcanî, Zemahşerî, Sekkakî gibi Belâgat İmamlarınca
beşerin kuvveti Kur'anın yüksek Üslûb ve Nazmına yetişemediğinden, aczi
tezahür etmiştir. Bir de Sekkakî demiştir ki: "İ'caz zevkîdir, tarif ve tabir
edilemez.
ِ ۪ ردي ْ ۪ قذي َ۪ ل ۪ ُ ۪ ۪ َ ل ْ ۪نم Yani fikri ile İ’cazı zevketmeyen, tarif ile vâkıf
ْ َ
ْ َ
ْ َ
olamaz.. bal gibidir." Lâkin Abdülkahir'in iltizam ettiği veche göre, İ’cazı
tarif ve tabir etmek mümkündür. Biz de bu vechi kabul ediyoruz.
S- "Taife", "Necm" "Nevbet" Kelimeleri, "Sure" Kelimesinin
vazifesini ifa edebilirler. "Sure" Kelimesinin onlara tercihan zikrinde ne
vardır?
C- Onları şübhelerinin menşei ile ilzam ve boğmaktır. Şöyle ki:
Onları şübheye düşürten, güya Kur'anın def'aten nâzil olmamasıdır.
Demek Kur'an def'aten nâzil olmuş olsaydı, Allah'ın Kelâmı olduğunda
şübheleri olmazdı. Lâkin parça parça nâzil olduğundan, şübhelerine