Page 133 - Risale-i Nur - İşaratü'l-İcaz
P. 133

İ’CAZ-I KUR’AN                                                                                                   135

           kadar  erbab-ı  fesahat  varsa  çağırınız."  Şühedanın  ikinci  manasına
           nazaran, aczlerine işarettir. Çünkü bir mes'elede âciz ve mağlub olan,
           yemin eder, şahidleri gösterir. Bu, âcizler için bir usûldür. Şühedanın
           üçüncü  manasına  göre,  onların  Resul-ü  Ekrem  ile  muarazaları,  âdeta
           şirk ile Tevhid veya cemadat ile Hâlık-ı Arz ve Semavat arasında bir
           muaraza olduğuna işarettir.

                                  ِ
                  ۪ يق ِ    ۪ داص ۪۪مت ۪ نُك ۪نا  :  Bu  cümle,  "Biz  istersek  Kur'anın  mislini
                  َ
                             ْ ْ ُ
                                 ْ
                       َ
           yaparız"  diye  evvelce  sarfettikleri  sözlerine  işarettir.  Ve  keza  onların
           yalancı  olduklarına  bir  ta'rizdir.  Yani:  Sıdk  erbabı  değilsiniz,  ancak
           safsatacı  adamlarsınız.  Evet  siz  Hakkı  taleb  ederken  rayb,  şübhe
           kuyusuna  düşmediniz;  ancak  rayb,  şekk  ve  şübhelere  koşarken  içine
           düşmüş kafasız adamlarsınız.

                                          ِ
                  İ h t a r: ۪يق ِ    ۪ داص ۪۪ ۪ متنُك۪نا Cümlesinin ceza-üş şartı, mâkablinin
                                         ْ
                           َ
                                   ْ ُ ْ
                                َ
                                                              ِ
           hülâsasıdır. Takdir-i Kelâm: اوُلعفت  ۪۪۪ ۪ ۪  ۪ يق ِ    ۪ داص  ۪۪ ۪ ۪  ۪ مت ۪ نُك۪نا Yani: "Sözünüz-
                                                          ْ ْ ُ
                                          َ ْ َ
                                               َ
                                                             ْ
                                                    َ
           de sadık olsaydınız, yapacaktınız."
                                                             ِ
                            ۪رانلا۪اوقَّتاف۪اول ۪ عفت۪نَلو۪او ۪ ُلعفت۪ َ ل۪ن ۪ اف
                                           َ ْ َ ُ
                            َ َّ
                                   ُ َ
                                                     َ ْ َ
                                                              َ ْ
                                               ْ َ
                                                         ْ
                                                 ِ
                  Arkadaş! اوُلعفت ۪۪ ۪ يق ِ    ۪ دا ۪ ص ۪۪متنُك۪نا Cümlesi, onların aleyhine bir
                                  َ ْ َ
                              َ
                                                ْ
                                          ْ ُ ْ
                                       َ
           kıyas-ı istisnaîyi tazammun etmiştir. O kıyasın suret-i teşekkülü: "Eğer
           sadık  olsaydınız  yapacaktınız;  lâkin  yapamadınız,  öyle  ise  sadık
           değilsiniz."  Fakat   Kur'an-ı Kerim, mukaddeme - i  istisnaiye  yerinde,
                                                           ِ
           yani  "Lâkin  yapamadığınız"a  bedel,  اوُلعفت ۪ َ ل ۪ناف  ilââhir  Cümlesini,
                                                   َ ْ َ
                                                          ْ َ
                                                       ْ
                             ِ
           şekki  ifade  eden ۪نا    ile söylemiştir. Bunun esbabı ise, onların "yapaca-
                            ْ
           ğız" diye ettikleri zannı bir derece okşamak içindir. Ve keza o kıyasın
           neticesi olan "sadık değilsiniz" yerine de, o neticenin üçüncü derecede


           lâzımının  illeti  olan  ۪رانلا ۪اوقَّت اف  söylemiştir.  Takdir-i  Kelâm:  "Eğer
                                َ َّ
                                           َ ُ
           sadık   olsaydınız   yapacaktınız,  lâkin   yapamadınız.  Öyle  ise   sadık
   128   129   130   131   132   133   134   135   136   137   138