Page 132 - Risale-i Nur - İşaratü'l-İcaz
P. 132

.134                                                                                                İŞÂRÂT-ÜL İ’CAZ

                 ۪ ءَّٓادهش  Bu Tabir, üç manaya tatbik edilebilir:
                 َ  َ َ ُ

                 Birincisi: Büyük ediblerdir. Bu manaya göre, onların muaraza
          manasında "Bizim kuvvetimiz muarazaya kâfi değilse de, büyük edib
          ve  hocalarımızın  muarazaya Kudretleri vardır" diye söyledikleri yalanı

          da, Kur'an-ı Kerim اوعداو Emriyle kesip atmıştır.
                              ُ ْ َ

                 İkincisi: Muarazayı destekleyip şehadet edenlerdir. Bu ihtimale
          nazaran, onların "Biz muarazaya girişsek bizi destekleyen, şehadet eden
          yoktur"  diye  gösterdikleri  bahaneyi  de  Kur'an-ı  Kerim,  müsaade
          vermek suretiyle "Haydi şahidlerinizi de çağırınız, sizi takviye etsinler"
          diye o bahaneyi de yalana çıkartmıştır.

                 Üçüncüsü:  Âlihe  manasınadır.  Bu  manaya  nazaran,  sanki
          Kur'an-ı  Kerim  onlara  karşı  "Yahu  bu  kadar  taptığınız  ilahlarınız
          varken,  böyle  dar  ve  sıkıntılı  bir  vaktinizde  ne  için  onlardan  yardım
          istemiyorsunuz?  Onları  çağırınız  ki,  bu  muaraza  belasından  sizi
          kurtarsınlar."  diye  bu  Cümle  ile  onlara  tehekküm  etmiş,  yüzlerine
          gülmüştür.
                 ۪ مُكءَّٓادهش : İhtisası ifade eden şu izafe, ۪ءَّٓاده ۪ ش Kelimesinin her üç
                     َ َ ُ
                                                      َ
                 ْ َ
                                                          ُ َ َ
          manasına da bakar. Şöyle ki:

                 1-  Madem  ki  büyük  edib  ve  hocalarınız  vardır,  tabiî  aranızda
          irtibat,  hürmet  ve  muhabbet  vardır  ve  yanınızda  hazır  olup,  gaib  de
          değillerdir.  Eğer  onların  bu  dehşetli  muarazaya  kudretleri  olsaydı,
          herhalde  yardım  edeceklerdi.  Demek  onlar  da  sizler  gibi  âcizdirler,
          kusurlarına bakmayınız.

                 2-  Muarazada  sizleri  destekleyecek,  şehadet  edecek  her  kim
          olursa olsun kabul ederiz, çağırınız. Amma onlar böyle bedih-ül butlan
          bir davada yalan şehadete cesaret edemezler.

                 3-  Mabud  ittihaz  ettiğiniz  âliheleriniz  nasıl  size  yardım
          etmiyorlar? Onları da çağırınız bakalım. Fakat onlarda can yok, şuurları
          da  olmadığı  gibi,  hiçbir  şeye  de  kadir  değillerdir.  Onları  da  mazur
          görünüz.
                           ِ
                 ِ ۪ للّا ۪۪نود ۪۪ ۪ نم Yani: Allah'tan maada. Bu kayıd, şühedanın birinci
                     ِ
                 ٰ
                         ْ ُ
          manasına  göre  tamimi  ifade eder. Yani: "Allah'tan maada, dünyada ne
   127   128   129   130   131   132   133   134   135   136   137