Page 154 - Risale-i Nur - İşaratü'l-İcaz
P. 154
156 İŞÂRÂT-ÜL İ’CAZ
"Allah Azametiyle beraber, böyle hasis, hakir şeylerden bahs-
etmeye tenezzül eder mi? Halbuki Ashab-ı Kemal, bu gibi kıymetsiz
şeylerden bahsetmeye tenezzül etmezler, hayâ ederler." Kur'an-ı Kerim bu
Âyetle ağızlarını vurarak kapattı.
Mâkabline cihet-i nazm ve irtibatı: Evet Kur'anın ihtiva ettiği
Sıfât ve mezayanın hiçbir Kelâmda, hiçbir Kitabda, hiçbir şahısta
bulunmadığı Sure başında isbat edildiği gibi, Hazret-i Muhammed
Aleyhissalâtü Vesselâm'ın Nübüvveti de Kur'anın İ’cazıyla isbat edildi.
Kur'anın İ’cazı dahi tahaddi ile, yani muhalifleri muaraza, mübareze
meydanına davet etmekle isbat edildi. Çünki muarazaya yapılan davet,
sükût ile cevablandırıldı. Böyle cihanşümul bir inkılabı söndürmek için
yapılan davet üzerine mübareze meydanına gitmeyip sükût etmek, elbette
eser-i aczdir. Kur'an-ı Kerim'in bu isbatlarına karşı kâfirler habt olup
ağızlarını açamadıkları gibi, nabızları bile felce uğradı. Yalnız Kur'an her
hususta Hadd-i Kemale baliğ olduğundan, uzaktan uzağa bazı ufak itiraz
taşlarını atmışlardır. Ezcümle:
ِ
ِ
ا ا ر َ َ ۪ وتسا ۪ ۪ يذَّلا ۪ ِ۪لثمَك ve ۪ءآَّم ۪ سلا ۪۪نم۪ بِيصَك۪وَا
۪ن۪دق
َ َ
ْ
َ
َ َ
َّ َ
َ
ْ ْ
gibi âdi, kıymetsiz misallerden Kur'anın getirdiği temsiller, yüksek
Kelâmların Kemaline yakışmaz. Bu gibi temsiller, beynennâs yapılan
mükâlemelere, konuşmalara benziyorlar, diye mugalata ile halt etmişlerdir.
Kur'an-ı Kerim onların o haltlarını bu Âyetle başlarına vurmuştur.
Arkadaş! Acele etme, burada bir parça durmak îcab eder. Onların
pek vâhî ve zaîf şübheleri vardır. Bu şübheler, müteselsil bazı vehimlerden
neş'et etmiştir. O vehimler de, bazı mugalatalardan husule gelmişlerdir.
Onların Kur'anın Kemalini tenzil etmek için, Kur'anın temsillerini
insanların temsillerine kıyas etmeleri, "kıyas-ı maalfârık"dır; aralarında
dünyalar kadar fark vardır. Onları mugalata ile bu kıyasa sevkeden
noktalar:
1- Onlar her şeye, me'luflarına baktıkları nazar ile bakıyorlar.
2- Onlar insanın zihninin, fikrinin, lisanının, sem'inin cüz'î
olduklarını ve cüz'î olduklarından, kasden ve bizzât iki şeye beraber
taalluk edemediklerini nazara almışlardır.
3- Himmetin yüksek ve alçak kısımlarını tefrik eden mikyasın,
iştigal ve ihtimamdan ibaret olduğunu düşünmüşlerdir. Yani yüksek
şeylere