Page 155 - Risale-i Nur - İşaratü'l-İcaz
P. 155
NÜKET-İ İ’CAZİYE 157
ihtimam edenin Himmeti yüksektir, alçak işlerde iştigal edenin himmeti
alçaktır.
4- Kıymet ve azametin, himmet nisbetinde olduğunu
zannetmişlerdir. Hattâ küçük veya alçak birşeyi, yüksek ve büyük şahıslara
isnad etmezler. Güya azîm insanlar, kıymeti olmayan şeylere tenezzül
etmezler ve zaîf, küçük birşey, o büyük himmet ve azameti tahammül
edemez.
İşte o boş kafalılar, bu noktalara istinaden Cenab-ı Hakk'ı da
insanlara kıyas ederek diyorlar ki: "Allah Celal ve Azametiyle insanların
konuştukları gibi nasıl insanlar ile tekellüm etmeye tenezzül eder? Ve bu
cüz'î ve hakir şeylerden nasıl bahseder? Azametine yakışır mı?" Acaba o
süfeha takımı; Allah'ın İradesi, İlmi, Kudreti gibi sair Sıfatlarının da küllî,
umumî, şamil, muhit olduklarını bilmezler mi? Ve yine bilmezler mi ki;
Cenab-ı Hakk'ın Azametine mikyas, ancak mecmu' âsârıdır, yalnız bir eser
mikyas olamaz! Ve yine bilmezler mi ki; Cenab-ı Hakk'ın Tecellisine
mizan olacak, Kâffe-i Kelimatıdır ki; eşcar kalem, denizler mürekkeb olsa,
O Kelimatı yazıp bitiremezler.(Haşiye) Meselâ: Şems âkıl, ihtiyar ve irade
sahibi farzedilse, ziyasını bütün Âleme neşrettiği bir sırada pis, mülevves
bir zerre de onun ziyasından istifade ettiği vakit, şemse karşı "Ne için bu
pis, bu mülevves zerre ile meşgul oldu ve ne
------------------
(Haşiye): Bu mealdeki Âyette bir mübalağa, bir müzayede görünür. Fakat
Hakikata, vakıa bakılırsa ziyadelik yoktur. Çünki "Kelime", bir manayı ifade eden
şeye denir. Amma Nahvîlerin lafz ile takyid ve tahsis ettikleri, onlara mahsus bir
ıstılahtır. Evet biri kal, diğeri hal olmak üzere iki lisan vardır. Lisan-ı kalin kelimatı
elfaz ise, lisan - ı halin kelimatı da ahvaldir. Binaenaleyh kudsî şâirin
ِ
۪ دحاو۪هنَا۪ ٰلعُّ۪لدت۪ةيۤا۪هَل۪ء َ شَِ۪ل ۪ ُك۪ ف۪و dediği gibi ; Kitab-ı Kebir-i Kâinatta
َ ُ َّ
ٌ
َ
ُ َ ٌ َ ُ
َ
ْ
yaratılan herhangi bir şey, Hâlık'ın Azametine delalet eden bir Kelime-i Haliyedir.
Eşcar ile denizler, Kâinat Kitabında mevcud Kelimat-ı Haliyelerin yazılmasına kâfi
geldiği takdirde, o denizlerin katreleri, o ağaçların zerreleri birer halî Kelime
olduğundan, onların da yazılması için mürekkeb, kalem lâzımdır. Öyle ise onlar için
de, onlar kadar başka eşcar ve denizler lâzımdır. Ve hakeza herbir birincinin katreleri
ve kelimatı yazıldıktan sonra, ona da onun kadar ikinci bir takım eşcar ve denizler
lâzımdır. Hal böylece ilâ-gayrın nihaye teselsül eder gider. Cenab-ı Hakk'ın Kelimatı,
yani Cenab-ı Hakk'ın Azametine delalet eden Kelimat-ı Haliyesi bitmez. Demek
ِ
ِ
ِ ِ ِ
ا
Hakikat ta ۪م ۪ ۪ هلثمب ۪ انئج۪وَلو ۪ ۪ َ ۪ بر ۪ تا ۪ملَك۪دفنت۪نَا ۪۪۪Âyetinin ifade ettiği
د
د
َ
َ ْ
ْ
َ ُ َ
َ َ ْ َ ْ
ْ
َ
manada hiçbir cihetle mübalağa, müzayede yoktur, belki tenakus vardır.
Mütercim Abdülmecid