Page 531 - Yaratılış Atlası 3. Cilt
P. 531
Harun Yahya
dejenerasyon nedeni olarak ifllev görürler."
Etkileri hep "genetik bilgi kayb›" olan mutasyonlar›n, do¤adaki milyonlarca farkl› canl› türünün ola-
¤anüstü derecede kompleks genetik kodlar›n› ürettiklerine inanmak ise, klavyelerin üzerlerine rastgele
düflen kitaplar›n, milyonlarca ansiklopedi yazd›¤›na inanmak gibidir. Yani saçmad›r, ak›l d›fl›d›r. Paris
Üniversitesi T›p Fakültesinde bölüm baflkanl›¤› yapan ve bilime katk›lar› nedeniyle Bronz Y›ld›z Madal-
ya ve Croix de Guerre fieref Niflan›'na lay›k görülen Dr. Merle d'Aubigne, bu konuda flu önemli yorumu
yapar:
Kiflisel olarak ben, yaflam koflullar›ndaki de¤iflikliklere ba¤l› olarak gerçekleflen mutasyonun; beynin, ci¤er-
lerin, kalbin, böbreklerin hatta eklem ve kaslar›n karmafl›k ve rasyonel düzenini aç›klayabilece¤i fikrini tat-
min edici bulmuyorum. Ak›l sahibi ya da düzenleyici bir güç oldu¤u fikrinden nas›l kaç›n›labilir ki? 116
K›sacas› mutasyonlar da Darwin'in meselesine, yani "türlerin kökeni"ne bir aç›klama getirmemekte-
dir. Avusturyal› evrimci biyolog Gerhard Müller bu çözümsüz durumu, "yeni morfolojik karakterlerin
kökeni, ça¤dafl sentetik (neo-Darwinist) teori taraf›ndan hala aç›klanabilmifl de¤ildir" fleklinde ifade et-
mektedir.
Neo-Darwinizm'in öne sürülen iki mekanizmas›n›n, yani do¤al seleksiyon ve mutasyonun canl›la-
r›n kökenini aç›klamas› mümkün de¤ildir. Çünkü do¤al seleksiyon yoluyla genetik bilgi üretilemez; sa-
dece var olan bilgi seçilir. Mutasyonlar da genetik bilgi üretmez; bu bilgiyi en iyi ihtimalle etkilemez, ço-
¤u zaman tahrip ederler. Genetik bilginin -ve dolay›s›yla yaflam›n- kökeninin bu bilinçsiz do¤a meka-
nizmalar› olmad›¤› aç›kt›r.
Bu köken, Dr. Merle d'Aubigne'nin de ifade etti¤i gibi, "ak›l sahibi ya da düzenleyici bir güç"tür. Bu
güç sonsuz ak›l, ilim ve kudret sahibi Yüce Allah't›r. Allah Kuran'da flöyle buyurmak-
tad›r:
Yaratmay› bafllatan, sonra onu iade edecek olan O'dur; bu O'na göre pek ko-
layd›r. Göklerde ve yerde en Yüce misal O'nundur. O, güçlü ve üstün
oland›r, hüküm ve hikmet sahibidir. (Rum Suresi, 27)
Darwinizm, bu gerçe¤i inkar etmeye çal›flm›fl, ama baflaramam›fl
köhne bir teori olarak tarihe geçecektir.
"‹flte Öylesine Hikayeler"in Sonu
Buraya kadar evrim teorisinin türlerin kökenini aç›klama ça-
bas›n›n tamamen ç›kmazda oldu¤unu inceledik. Bu ç›kmaz son
y›llarda evrimciler taraf›ndan da aç›kl›kla itiraf edilmektedir.
Evrimci biyologlar, Gilbert, Opitz ve Raff, Developmental Bi-
ology dergisinde yay›nlanan 1996 tarihli bir makalelerinde,
"türlerin kökeni, yani Darwin'in problemi, çözümsüz kalmaya
devam etmektedir" diyerek durumu özetlerler. 117
Ama kamuoyu bu durumdan pek haberdar edilmez.
Darwinist sistem, sokaktaki insan›n "türlerin kökeninin
Darwinizm aç›s›ndan çözümsüz kald›¤›n›" bilmesini
tercih etmez. Bunun yerine, medya ve ders kitaplar›
gibi kanallar arac›l›¤›yla, insanlara evrim masallar›
Darwin, "türlerin
anlat›l›r. Bilim dünyas›nda "iflte öylesine hikayeler"
kökeni"ni ele al-
(just-so stories) denen bu masallar, evrim teorisine maya çal›flmas›na
inanan pek çok insan›n da baflta gelen motivasyon ra¤men, aç›klaya-
mad›. Türlerin kö-
kayna¤›d›r. keni Darwinizm
Bu "iflte öylesine hikayeler"in çok ünlülerinden aç›s›ndan
çözümsüzdür.
birini özetle anlatal›m. Hemen her evrimci kaynak-
Adnan Oktar 529