Page 802 - Yaratılış Atlası 3. Cilt
P. 802

dir. E¤er onun bir sübutu (sabitli¤i) var ise, o dahi, yüce Allah'›n vehim mertebesindeki sanat› iledir. Hulasa,
                       onun sabitli¤i ve görüntüsü tek mertebede olmaktad›r. Sübutu bir yerde, görüntüsü dahi ayr› bir yerde de¤il-
                       dir... Onun hariçte bir niflan› yoktur ki, orada görünür ola..."   48

                       Sonuç olarak, ‹mam Rabbani'nin de izahlar›ndan aç›k bir flekilde anlad›¤›m›z gibi, biz bilimsel olarak
                  da, ak›l ile düflündü¤ümüzde de, alg›lad›¤›m›z görüntülerin d›fl›m›zda bir asl› var m› yok mu asla bile-
                  meyiz. Biz sadece zihnimizde bize gösterilen görüntüyü görürüz. Bu görüntüyü tüm detaylar› ile yaratan

                  ve bize izlettiren ise alemlerin Rabbi olan Allah't›r.
                       Yegane mutlak varl›¤›n Allah oldu¤unu, Allah'›n tüm kainat› vehim mertebesinde yaratt›¤›n› aç›klam›fl
                  olan bir di¤er büyük ‹slam alimi, Muhyiddin Arabi'dir. ‹limdeki derinli¤i nedeniyle "fieyh-i Ekber" (en bü-
                  yük fleyh) olarak da an›lm›fl olan Muhyiddin Arabi, Fusüs-ül Hikem (Hikmetlerin Özü) adl› kitab›nda ka-

                  inat›n Allah'›n tecellilerinden oluflan bir gölge varl›k oldu¤unu flöyle aç›klam›flt›r:

                       Biz diyoruz ki, bilmelisin ki, Hak'tan baflka varl›klar, yahut alem ad›yla an›lan fley, Hak'ka nispetle bir flahs›n
                       gölgesi gibidir. Böyle olunca masiva, yani Allah'tan baflka olan varl›klar, Allah'›n gölgesidir... Gölge flüphesiz
                       histe mevcuttur.  49

                       Muhyiddin Arabi'nin afla¤›daki sözleri ise, kendisini Allah'tan müstakil bir varl›k olarak gören, kendi-
                  sini mutlak bir varl›k zanneden insanlara verilmifl aç›k bir cevapt›r:

                       ‹fl benim sana anlatt›¤›m gibi olunca alem, mefhumdur. Onun gerçek bir varl›¤› yoktur. Bu ise hayalin manas›-

                       d›r. Yani sen kendi nefsinde zannettin ki alem zait bir fleydir. Kendi nefsi ile var olmufltur. Hak'tan hariç bir var-
                       l›kt›r. Halbuki kendi nefsinde böyle de¤ildir. Görmez misin ki, gölge sahibinden peyda olmufl ve ona bitiflik ol-
                       du¤u halde zahiri görünüflte sahibinden ayr›lmas› imkans›zd›r... Mesele sana anlatt›¤›m›z gibi olunca bil ki,
                       sen hayalsin. Bütün idrak etti¤in ve "o Hak'tan ayr›d›r" yahut "o ben de¤ilim" dedi¤in varl›klar da hep ha-

                       yaldir. fiu varl›¤›n hepsi de hayal içindedir. Gerçek varl›k, zat› ve ayn› itibar›yla ancak Allah't›r.        50

                       Muhyiddin Arabi'nin bu sözlerinde belirtti¤i gibi, insan Allah'›n Kendisi'nden üfledi¤i ruhu tafl›yan,
                  Allah'›n tecellisi olan bir varl›kt›r. Tek mutlak varl›k Allah't›r. ‹nsan ise hayal oland›r. Bu çok önemli bir
                  gerçektir ve aksi düflünüldü¤ünde insan büyük bir yan›lg›n›n içine düflmüfl olur.
                       ‹mam Rabbani ve Muhyiddin Arabi'nin yan› s›ra Mevlana Cami de, Kuran'›n iflaretleri ve ak›l yoluyla
                  buldu¤u bu hayret verici gerçe¤i, "kainatta ne varsa hepsi vehim ve hayaldir. Ya aynalardaki akislerdir,

                  ya da gölgeler gibidir" diyerek dile getirmifltir.
                       Görüldü¤ü gibi, büyük ‹slam alimleri bu gerçe¤i bütün aç›kl›¤› ile aç›klam›fllard›r ve dolay›s›yla bu ko-
                  nunun Kuran'a ve sünnete karfl› oldu¤unu iddia etmek veya ‹slam alimlerinin kabul etmedi¤ini öne sür-

                  mek inand›r›c› de¤ildir. Ayr›ca, flu da unutulmamal›d›r ki, tüm görüntüleri beynimizde gördü¤ümüz kim-
                  senin inkar edemedi¤i kesin olarak ispatlanm›fl bir gerçektir. Geçmiflte bu gerçek bilimsel olarak bilineme-
                  yece¤i için, baz› ‹slam alimlerinin bu gerçe¤i ortaya koymam›fl olmalar› do¤ald›r. Ayr›ca, maddenin hayal
                  oldu¤u gerçe¤ini baz› çevreler sapk›n bir inançla aç›klam›fllar ve dinin hükümlerini ve kurallar›n› ortadan
                  bu flekilde kald›rmaya çal›flm›fllard›r. Bu tür sapk›n ve samimiyetsiz ak›mlar nedeniyle de, baz› ‹slam alim-

                  leri Müslümanlar› bu tür tehlikelere karfl› uyarm›fllard›r. Fakat bunlar bu gerçe¤in sapk›n yorumlar›d›r. Bu-
                  rada anlat›lanlarla kar›flt›r›lmamal›d›r.
                       Nitekim ‹mam Rabbani, maddenin asl› konusunu yanl›fl yorumlayarak sapan filozoflardan da bahset-

                  mifl, kendisinin anlatt›¤› gerçek ile bu filozoflar›n sapk›n görüfllerinin çok farkl› oldu¤unu özellikle vurgu-
                  lam›flt›r. Mektubat'›nda bu konuda flu yorumu yapm›flt›r:
                       Alem için 'mevhum' sözümüz, flu manaya de¤ildir: 'O vehmin yapmas› ve yontmas›d›r.'... Elbette, o sözümü-

                       zün manas› fludur: Sübhan Hak, alemi vehim mertebesinde yaratt›... Vehim, oluflu olmayan bir zuhurdan ve
                       vücuddan ibarettir. Bir noktan›n cevelanla (h›zla) dönmesinden do¤an bir daire misalidir. Onun da zuhuru var-
                       d›r, amma vücudu yoktur...
                       Bu arada, mecnunlar güruhu sofestaiyenin (felsefecilerin) kail oldu¤u (söyledi¤i) mevhum ise, bir baflkad›r.

                       Bunlar›n kail olduklar› (söyledikleri) vehmin icad› ve hayalin yontmas›d›r. ‹ki mana aras›nda çok fark var-
                       d›r." 51
                       ‹mam Rabbani'nin belirtti¤i gibi, Eski Yunan'daki sofistler "madde kendi kendimize yaratt›¤›m›z bir al-




                800 Yarat›l›fl Atlas› Cilt 3
   797   798   799   800   801   802   803   804   805   806   807