Page 295 - Risale-i Nur - Sözler
P. 295

YİRMİİKİNCİ  SÖZ’ÜN  İKİNCİ  MAKAMI                                                                      297


             Elhasıl: Nasıl şu katrelerde ve camın zerreciklerinde olan güneşçikler
           ve  çeşit  çeşit  renkler,  güneş'in  cilve-i  aksine  ve  in'ikasının  Tecellisine
           verilmezse, birtek güneş'e mukabil nihayetsiz güneşleri kabul etmek lâzım
           gelir.  Muhal  ender  muhal  bir  hurafeyi  kabul  etmek  iktiza  eder.  Aynen
           bunun gibi, eğer herşey Kadîr-i Mutlak'a verilmezse, birtek Allah'a muka-
           bil nihayetsiz belki zerrat-ı kâinat adedince ilahları kabul etmek gibi, yüz
           derece muhal içindeki bir muhali mevcud kabul etmek gibi bir divanelik
           hezeyanına düşmek lâzım gelir.

             Elhasıl: Herbir zerreden üç pencere, Şems-i Ezelî'nin Nur-u Vahdaniye-
           tine ve Vücub-u Vücuduna açılır.

             Birinci Pencere: Herbir zerre; bir nefer gibi askerî dairelerinin herbirin-
           de, yâni takımında, bölüğünde, taburunda, alayında, fırkasında, ordusunda
           herbirisinde  bir  nisbeti,  o  nisbete  göre  bir  vazifesi  ve  o  vazifeye  göre
           nizamı dairesinde bir hareketi olduğu gibi...

             Hem meselâ: Senin gözbebeğindeki o camid zerrecik dahi, senin gözün-
           de,  başında,  vücudunda  ve  kuvve-i  müvellide,  kuvve-i  cazibe,  kuvve-i
           dafia, kuvve-i musavvire gibi deveran-ı deme ve his ve harekeye hizmet
           eden evride ve şerayin ve sair asablarda, hem senin nev'inde, ilâ âhir.. birer
           nisbeti, birer vazifesi bulunduğunu, bilbedahe bir Kadîr-i Ezelî'nin Eser-i
           Sun'u ve Memur-u Muvazzafı ve Taht-ı Tedbirinde olduğunu, kör olmayan
           göze gösterir.

             İkinci  Pencere:  Havadaki  herbir  zerre,  herbir  çiçeği,  herbir  meyveyi
           ziyaret  edebilir.  Hem  her  çiçeğe,  her  meyveye  girer  işleyebilir.  Eğer
           herşeyi görür ve bilir bir Kadîr-i Mutlak'ın Memur-u Musahharı olmasa, o
           serseri zerre, bütün meyvelerin, çiçeklerin cihazatını ve yapılmasını ve ayrı
           ayrı  san'atlarını  ve  onlara  giydirilen  suretlerin  terziliğini  ve  Hıyatat-ı
           Kâmile-i Muhita-i San'atını bilmek lâzım gelir. İşte şu zerre, bir güneş gibi
           bir Nur-u Tevhidin Şuaını gösteriyor. Ziyayı, havaya; mâi, türaba kıyas et.

             Zâten  eşyanın  asıl  menşe'leri,  şu  dört  maddedir:  Yeni  Hikmetle
           müvellid-ül ma, müvellid-ül humuza, karbon, azottur ki, bu anasır evvelki
           unsurların eczalarıdır.

             Üçüncü Pencere: Zerrelerden mürekkeb bir parça toprak, herbir çiçekli
           ve  meyveli  nebatatın  neşv  ü  nemasına  menşe  olabilir  bir  kâseyi  o
           zerreciklerden  doldursan,  bütün  dünyadaki  her  nevi  çiçek   ve   meyveli
   290   291   292   293   294   295   296   297   298   299   300