Page 299 - Risale-i Nur - Sözler
P. 299
YİRMİİKİNCİ SÖZ’ÜN İKİNCİ MAKAMI 301
nihayet derecede imtiyaz ve teşhis ile ve gayet derecede İntizam ve tefrik
ile Haşir ve neşretmesi, bahar gibi zahir ve bahir parlak bir Sikke-i
Tevhiddir. Evet bahar mevsiminde ölmüş arzın İhyası içinde, üçyüzbin
Haşrin nümunelerini Kemal-i İntizam ile İcad etmek ve arzın sahifesinde
birbiri içinde üçyüzbin muhtelif enva'ın efradını hatasız ve sehivsiz,
galatsız, noksansız, gayet mevzun, manzum, gayet muntazam ve mükem-
mel bir surette yazmak, elbette nihayetsiz bir Kudrete ve muhit bir İlme ve
Kâinatı İdare edecek bir İradeye mâlik bir Zât-ı Zülcelâl'in, bir Kadîr-i
Zülkemal'in ve bir Hakîm-i Zülcemâl'in Sikke-i Mahsusası olduğunu zerre
miktar şuuru bulunanın derketmesi lâzımgelir. Kur'an-ı Hakîm ferman
ediyor ki:
ِ
ى ِ
ِ
َ َى توم َ ِ يِ َ َ ْلا َ حم ل َ ك َ ِ َ لذ َناَا ِ تِومَدعبَضر َ لاْاَ ِ يِحي َفي ك َ ِ َ لِلّا َتمحر َ َ ِراثىا َ ىلَا َر َ نظ َ ناف
ْ
َّ ى
ه
ْ
ْ
ْ ن
ْ
ْ
ْ ْ ْ
ْ ن
ٌ ٍ َ ء َ َ ۪ دق ي َ ر َ شََل ِّ َ َ و َ ه َ و َ َ ع ى لٰ َ َ نك ِ ن
ْ
Evet zeminin diriltilmesinde, üçyüz bin Haşrin nümunelerini, birkaç gün
zarfında yapan, gösteren Kudret-i Fâtıraya; elbette İnsanın Haşri ona göre
kolay gelir. Meselâ: Gelincik Dağı'nı ve Sübhan Dağı'nı bir işaretle
kaldıran bir Zât-ı Mu’ciznümaya, "Şu dereden, yolumuzu kapayan şu koca
taşı kaldırabilir misin?" denilir mi? Öyle de: Gök ve dağ ve yeri altı günde
İcad eden ve onları vakit-bevakit doldurup boşaltan bir Kadîr-i Hakîm'e, bir
Kerim-i Rahîm'e: "Ebed tarafından ihzar edilip serilmiş, kendi ziyafetine
gidecek yolumuzu seddeden şu toprak tabakasını üstümüzden kaldırabilir
misin? Yeri düzeltip bizi ondan geçirebilir misin?" İstib'ad suretinde
söylenir mi?
Şu zeminin yüzünde yaz zamanında bir Sikke-i Tevhidi gördün. Şimdi
bak! Gayet basîrane ve hakîmane zeminin yüzündeki şu Tasarrufat-ı
Azîme-i Bahariye üstünde, bir Hâtem-i Vâhidiyet gayet aşikâre görünüyor.
Çünki şu icraat, bir vüs'at-i mutlaka içinde ve o vüs'atle beraber bir sür'at-i
mutlaka ile ve sür'at ile beraber bir sehavet-i mutlaka içinde görünen
intizam-ı mutlak ve Kemal-i Hüsn-ü San'at ve Mükemmeliyet-i Hilkat;
öyle bir hâtemdir ki, gayr-ı mütenahî bir İlim ve nihayetsiz bir Kudret
Sahibi ona sahib olabilir. Evet görüyoruz ki; bütün yeryüzünde bir vüs'at-i
mutlaka içinde bir İcad, bir Tasarruf, bir Faaliyet var. Hem o vüs'at içinde,
bir sür'at-i mutlaka ile işleniyor. Hem o sür'at ve vüs'atle beraber teksir-i
efradda bir sehavet-i mutlaka görünüyor. Hem o sehavet ve vüs'at ve
sür'atle beraber bir sühulet-i mutlaka görünüyor. Hem o sehavet ve sühulet
ve sür'at ve vüs'atle beraber; herbir nevide,