Page 398 - Risale-i Nur - Sözler
P. 398
400 SÖZLER
ِ
ِ
َفسوي َ َ لاق َ وَ َ َ ِنج َ سلاَلَ ِ َ َ ا َ به ذ َ َ ف َ هونلس ْ َ يء ا َ َ ف َ ا َ ر ور لاَه ْ ن ِ َ َ م َ ن َ بَع َ ت َ س لا َِ َ فسو ن ن َ ي َ ىلَا
ن
ْ
ْ ْ
ن
ن ن
ه ْ
ِّ
Demek beş Cümleyi bir Cümlede icmal edip Îcaz ettiği halde vuzuhu ihlâl
etmemiş, fehmi işkal etmemiş.
ِ
Hem meselâ: اًران َ ِرض َ خ َ لاْا َ َ ِرج َ َّشلا َ ن َ َ مَ ْ َ َ ج َ ع َ ل َ َ ل َ نك م ى َ ا َ ۪ ذَّل İnsan-ı âsi,
ْ
"Çürümüş kemikleri kim diriltecek" diye meydan okur gibi inkârına karşı
Kur'an der: "Kim bidayeten yaratmış ise, O diriltecek. O yaratan Zât ise,
herbir şeyi herbir keyfiyette bilir. Hem size yeşil ağaçtan ateş çıkaran bir
Zât, çürümüş kemiğe Hayat verebilir." İşte şu Kelâm, diriltmek davasına
müteaddid cihetlerle bakar, isbat eder. Evvelâ, İnsana karşı ettiği Silsile-i
İhsanatı şu Kelâmıyla başlar, tahrik eder, hatıra getirir. Başka Âyetlerde
tafsil ettiği için kısa keser, Akla havale eder. Yâni, size ağaçtan meyveyi ve
ateşi ve ottan erzakı ve hububu ve topraktan hububatı ve nebatatı verdiği
gibi, zemini size hoş -herbir Erzakınız içinde konulmuş- bir beşik ve
Âlemi, güzel ve bütün levazımatınız içinde bulunur bir saray yapan bir
Zâttan kaçıp başıboş kalıp, ademe gidip saklanılmaz. Vazifesiz olup kabre
girip uyandırılmamak üzere rahat yatamazsınız. Sonra o davanın bir deli-
line işaret eder: َخَ ِرض ْ َِر َ ْا َ لا َ جش َ ا ل َّ Kelimesiyle remzen der: "Ey Haşri inkâr
eden adam!. Ağaçlara bak!. Kışta ölmüş, kemikler gibi hadsiz ağaçları
baharda dirilten, yeşillendiren, hattâ herbir ağaçta yaprak ve çiçek ve
meyve cihetiyle üç Haşrin nümunelerini gösteren bir Zâta karşı inkâr ile,
istib'ad ile Kudretine meydan okunmaz." Sonra bir delile daha işaret eder,
der: "Size ağaç gibi kesif, sakil, karanlıklı bir maddeden ateş gibi latif,
hafif, nurani bir maddeyi çıkaran bir Zâttan, odun gibi kemiklere ateş gibi
bir Hayat ve Nur gibi bir Şuur vermeyi nasıl istib'ad ediyorsunuz?" Sonra
bir delile daha tasrih eder der ki: "Bedeviler için kibrit yerine ateş çıkaran
meşhur ağacın, yeşil iken iki dalı birbirine sürüldüğü vakit ateşi yaratan ve
rutubetiyle yeşil ve hararetiyle kuru gibi iki zıd tabiatı cem'edip, onu buna
menşe etmekle herbir şey hattâ anasır-ı asliye ve tabayi-i esasiye, Onun
Emrine bakar, Onun Kuvvetiyle hareket eder, hiçbirisi başıboş olup
tabiatıyla hareket etmediğini gösteren bir Zâttan, topraktan yapılan ve
sonra toprağa dönen İnsanı, topraktan yeniden çıkarması istib'ad edilmez.
İsyan ile Ona meydan okunmaz. Sonra Hazret-i Musa Aleyhisselâm'ın
Şecere - i Meşhuresini hatıra getirmekle şu Dava - yı Ahmediye
Aleyhissalâtü Vesselâm, Musa Aleyhisselâm'ın dahi davasıdır. Enbiyanın