Page 411 - Risale-i Nur - Sözler
P. 411

YİRMİBEŞİNCİ  SÖZ                                                                                                            413


           Tabakası gibi ayrı ayrı hisse sahiblerini kıyas edebilirsin.
                                              ٍ ِ
             İkinci misâl: Meselâ,   َاجِرَ نكَم ْ  ِ ل     ْ  َ َ م َ ن َ  َ دح     َ  ا َ ب َ ى ا َ  اَ  َدم  َ َ م َ ح  َنا  َ م ا َ َ  ك      Tabaka-i Ûlânın
                                                             ن   ٌ َّ

           şundan hisse-i fehmi şudur ki: "Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın
           Hizmetkârı veya "Veledim" hitabına mazhar olan Zeyd, İzzetli Zevcesini
           kendine küfüv bulmadığı için tatlik etmiş. Allah'ın Emriyle Resul-i Ekrem
           Aleyhissalâtü  Vesselâm  almış.  Âyet  der:  "Peygamber  size  evlâdım  dese,
           Risalet  cihetiyle  söyler.  Şahsiyet  itibariyle  pederiniz  değil  ki,  aldığı
           kadınlar Ona münasib düşmesin." İkinci tabakanın hisse-i fehmi şudur ki:
           Bir büyük âmir, raiyyetine pederane Şefkatle bakar. Eğer o âmir, zahir ve
           bâtın  bir  Padişah-ı  Ruhanî  olsa,  o  vakit  Merhameti  pederin  yüz  defa
           Şefkatinden ileri gittiğinden o raiyyetin efradı onun hakikî evlâdı gibi ona
           peder  nazarıyla  bakarlar.  Peder  nazarı,  zevc  nazarına  inkılab
           edemediğinden;  kız  nazarı  da  zevce  nazarına  kolayca  değişmediğinden,
           efkâr-ı  âmmede  Peygamber  (A.S.M.),  Mü’minlerin  Kızlarını  alması  şu
           Sırra uygun gelmediğinden Kur'an der: "Peygamber (A.S.M.), Merhamet-i
           İlâhiyye  nazarıyla  size  Şefkat  eder,  pederane  muamele  yapar.  Risalet
           namına  siz  Onun  evlâdı  gibisiniz.  Fakat  Şahsiyet-i  İnsaniyet  itibariyle
           pederiniz  değildir  ki,  sizden  zevce  alması  münasib  düşmesin."  Üçüncü
           kısım  şöyle  fehmeder  ki:  Peygamber'e  (A.S.M.)  intisab  edip  Onun
           Kemâlâtına istinad ederek Onun pederane Şefkatine itimad edip kusur ve
           hatiat etmemelisiniz, demektir. Evet çoklar var ki, Büyüklerine ve Mürşid-
           lerine itimad edip tenbellik eder. Hattâ bazan, "Namazımız kılınmış" der.
           (Bir kısım alevîler gibi) Dördüncü Nükte: Bir kısım şu Âyetten şöyle bir
           İşaret-i Gaybiye fehmeder ki: Peygamber'in (A.S.M.) Evlâd-ı Zükûru, rical
           derecesinde kalmayıp, rical olarak nesli, bir Hikmete binaen kalmayacaktır.
           Yalnız  "rical"  tabirinin  ifadesiyle,  nisanın  pederi  olduğunu  işaret
           ettiğinden, nisa olarak nesli devam edecektir. َدمح  َ َ ْلا  ِ ِ ه
                                                           َ فَلِ Hazret-i Fatıma'-nın
                                                     ن ْ
           Nesl-i  Mübareki,  Hasan  ve  Hüseyin  gibi  iki  Nurani  Silsilenin  Bedr-i
           Münevveri, Şems-i Nübüvvet'in manevî ve maddî Neslini idame ediyorlar.
              ى ِ
           ۪  َلٰ       َ َ و َ َ ع ى َ ىا َ هل  ِ َ هي لعَِلصَمه  َ  ا َ هلل
                    ْ   ِّ
                           َّ ن

                                                  (Birinci Şu'le, üç Şua ile hitama erdi.)

             İ K İ N C İ   Ş U ' L E : İkinci Şu'le'nin "Üç Nur"u var.

             B i r i n c i   N u r : Kur'an-ı Mu’ciz-ül Beyan'ın heyet-i mecmuasında
           raik  bir Selaset, faik bir Selâmet, metin bir Tesanüd, muhkem bir Tenâsüb,
   406   407   408   409   410   411   412   413   414   415   416