Page 416 - Risale-i Nur - Sözler
P. 416

418                                                                                                                                    SÖZLER



          san'atı ta'dad ettikten sonra Aklı, onların Hakaikına ve tafsiline sevkedip
                                           ٍ ِ
          Tefekkür ettirmek için   ونلَن  ِ  َ ع َ ق    ْ  َ يٍَمو َ قلَ َ تاي    َ ى   لا der. Onunla Ukûlü ikaz için Akla

                                          ْ
          havale eder.

            Üçüncü  Meziyet-i  Cezalet:  Bazan  Kur'an,  Cenab-ı  Hakk'ın  Fiillerini
          tafsil ediyor. Sonra bir Fezleke ile İcmal eder. Tafsiliyle kanaat verir, İcmal
          ile hıfzettirir, bağlar. Meselâ:
               ى
                                    ِ
              َ ىاَ َ ِ ل َ  َىلٰ  َ ك َ َ و َ ع  َ ت َ ه َ َ ع َ  ل َ ي  َ مع  ه ْ   ن   ْ        ِ ِ    ن  َ َ و َ ي َ ت َ م َ َ ن  َث  َ ح ا َ ۪ د ي     َ  لاْاَِلي  َن َ ت َ ۪وْا  ْ    ِ  َك َ َ م  ِ  ن ن    َ ك َ َ يو َ ع َ ل َ م  َك َ َ بر    ه         ِّ  ي َ۪بتج َ ي َكل ِ  َ ىذ كو

                                                                              ْ

                                                           ى
                َ مي َ ۪ كحَمي  َ ع َ ۪ ل  َك  َّ َّ        ِ َ ا َ ن َ َ بر  َقحس ِ  َ و َ ا  َمي ۪  َ با َ ر ا َ ه  ِ  َل  َن َ َ ق َ ب  ْ   ْ ن ْ ى  ِ َ مَ َ كي َ وب ا َ َىلٰع َاه َ مت اَ َ ى ا َم ك َ َ بوقع   ن ْ  َ ي

                    ٌ
                                  ى
                                                                َّ

               ٌ
                                                           ْ
                                           ْ

            İşte Hazret-i Yusuf ve ecdadına edilen Nimetleri şu Âyetle işaret eder.
          Der  ki:  Sizi  bütün  İnsanlar  içinde  Makam-ı  Nübüvvetle  serfiraz,  bütün
          Silsile-i Enbiyayı, Silsilenize rabtedip, Silsilenizi nev'-i beşer içinde bütün
          Silsilenin Serdarı; hanedanınızı Ulûm-u İlâhiyye ve Hikmet-i Rabbaniyeye
          bir Hücre-i Talim ve Hidayet suretinde getirip o İlim ve Hikmetle dünyanın
          Saadetkârane   Saltanatını,   Âhiretin   Saadet-i   Ebediyesiyle   Sizde
          birleştirmek, Seni İlim ve Hikmetle Mısır'a hem aziz bir Reis, hem âlî bir
          Nebi, hem hakîm bir Mürşid etmek olan Nimet-i İlâhiyyeyi zikr ve ta'dad
          edip; İlim ve Hikmet ile onu, Âbâ ve Ecdadını mümtaz ettiğini zikrediyor.
          Sonra  "Senin  Rabbin  Alîm  ve  Hakîm'dir"  der.  "Onun  Rubûbiyeti  ve
          Hikmeti  iktiza  eder  ki,  Seni  ve  Âbâ  ve  Ecdadını  Alîm,  Hakîm  İsmine
          mazhar etsin." İşte o mufassal Nimetleri, şu Fezleke ile icmal eder.

            Hem  meselâ:   َتَء ى ا    َ َ م َ ن َ  َ كْلم  َ َ ْلا  َِ تء  َ َ ت و  ِ  َ َ    ْلا َ م َ ْل َ ك  ِ  َ ق َِل َ ا ل َ هل َ ه َ م َ َ م ا َ ل َ ك  ن    İşte  şu  Âyet
                           ن       ْ      ن   ن ْ  ن        ن َّ
          Cenab-ı Hakk'ın, nev'-i beşerin hayat-ı içtimaiyesindeki Tasarrufatını şöyle
          gösteriyor  ki;  İzzet  ve  zillet,  fakr  ve  servet  doğrudan  doğruya  Cenab-ı
          Hakk'ın  Meşietine  ve  İradesine  bağlıdır.  Demek  kesret-i  tabakatın  en
          dağınık  Tasarrufatına  kadar,  Meşiet  ve  Takdir-i  İlâhiyye  iledir.  Tesadüf
          karışamaz.  Şu  Hükmü  verdikten  sonra  İnsaniyet  hayatında  en  mühim  iş,
          onun  Rızkıdır.  Şu  Âyet,  beşerin  Rızkını  doğrudan  doğruya  Rezzak-ı
          Hakikî'nin Hazine-i Rahmetinden gönderdiğini bir-iki mukaddeme ile isbat
          eder. Şöyle ki: Der: "Rızkınız, yerin Hayatına bağlıdır. Yerin dirilmesi ise,
          bahara  bakar.  Bahar  ise,  Şems  ve  Kamer'i  teshir  eden,  gece  ve  gündüzü
          çeviren  Zâtın  elindedir.  Öyle  ise  bir  elmayı,   bir   adama   hakikî   Rızk
          olarak    vermek;    bütün    yeryüzünü    bütün    meyvelerle    dolduran     o
          Zât     verebilir .     Ve    o ,    ona    hakikî    Rezzak    olur ."    Sonra    da :
   411   412   413   414   415   416   417   418   419   420   421