Page 415 - Risale-i Nur - Sözler
P. 415

YİRMİBEŞİNCİ  SÖZ                                                                                                            417

           kolay İdare eden Kudret o derece kusursuz, nihayetsizdir ki, hiçbir şerik ve
           iştirake ve muavenet ve yardıma ihtiyacı olamaz. Koca Kâinatı İdare eden,
           küçük  mahlûkatı  başka  ellere  bırakmaz.  Demek,  ister  istemez  "Allah"
           diyeceksiniz." İşte, birinci ve dördüncü fıkra "Allah" der, ikinci fıkra "Rab"
                                                    ن ه   ه نك َ م
           der, üçüncü fıkra "El-Hak" der.   َحَق   ه  َ ْلاَ ن  َ َ ر َ ب َ  َ لِلّا  ن  َ نك َ م َ  ِ َ لىذف ne kadar Mu’cizane

           düştüğünü  anla.  İşte  Cenab-ı  Hakk'ın  azîm  Tasarrufatını,  Kudretinin
           mühim  Mensucatını  zikreder.  Sonra  da  o  azîm  Âsârın,  Mensucatın

           Destgâhı  َحْلاَق   ه  َ مك  َ َ ر َ ب ن َ  َلِلّا َ  َ منكل ِ  َ ىذف  der.  Yâni  "Hak"  "Rab"  "Allah"  İsimlerini

                              ن ه   ه ن
                                  ن
           zikretmekle o Tasarrufat-ı Azîmenin menbaını gösterir.


                  İkincinin misâllerinden:

                                               ِ
                                                           ِ
                                            ِ
           َف ِ  ى َ  َ ۪رج   ْ  َ ك َ ا َ َّل َ ۪ ت َ َ ت  ِ  َ ْلفْلاوَِراهنلا َ وَِل َ يَّللاَف َ  لات َ خاو َ ِ ض َ ر لااو َ ْ  َ تا َ وم َّ   ى  ا ل َ س  َِقْلخ  َ نا َ َ ۪ ف َ  َّ  ِ
                                      َّ

                           ن


                                                ْ
                                       ْ
                                                      ْ
           َا   َِ تِومَ  ْ     ْ    َ َ عب َ د  َ ضر لا  ِ َ ه َ ْاَ  َ ِ بَا    ْ    ٍ  ْ    ِ ِ  َ ءا  َّ       ِ  َ َ م َ ن َ ا ل َ س َ م ى َ َ م َ ن َ َ م َ ى ا َء َ ف َ  ا َ ح َ ي  َ لِلّا  َ    ْ   ل َ  َ زن ا  َ ى ام َ  َ و َسا َّ  َع ا َ نل  َ فن        ْ ن  َ َ ِ ب َ م َ يا  َ ِرح   ْ  َ ْلا َ ب
                                                  ن ه

                      ْ
                 ِ
                                                  ِ
                َء ى امسلاَيب َِر َ َّخسمْلاَ َِ ب اح َ سلا َ وَ  اي َ ِح     َ ۪رلا َ َ في َ ۪رص  ٍ َ ةبا  َِل َ َ د ى َ َ و َ ت  َ نكَن ِ  ا َ َ م  َ هيف ۪  َث  َ و َ ب َّ َ
                                                                ْ ِّ   َّ

                                      َّ

                         ْ
                               ن
                    َّ
                                                     ْ
                                             ِّ
                                           ِ ٍ
                                    َ نو  َ قع َ نل ِ  َ و َ ٍم َ يَ  َ قلَت    َ يلا َ  َ ِ ضر ْ  َ  لاا َ و ْ
                                                ى ا

                                            ْ   ْ
             İşte  Cenab-ı  Hakk'ın  Kemal-i  Kudretini  ve  Azamet-i  Rubûbiyetini
           gösteren  ve  Vahdaniyetine  şehadet  eden  Semâvat  ve  Arzın  Hilkatindeki
           Tecelli-i  Saltanat-ı  Uluhiyet;  ve  gece  gündüzün  ihtilafındaki  Tecelli-i
           Rubûbiyet; ve hayat-ı içtimaiye-i insana en büyük bir vasıta olan gemiyi
           denizde teshir ile Tecelli-i Rahmet; ve Semadan Âb-ı Hayatı ölmüş zemine
           gönderip zemini yüzbin taifeleriyle İhya edip bir Mahşer-i Acaib suretine
           getirmekteki  Tecelli-i  Azamet-i  Kudret;  ve  zeminde  hadsiz  muhtelif
           hayvanatı basit bir topraktan halketmekteki Tecelli-i Rahmet ve Kudret; ve
           rüzgârları,  nebatat  ve  hayvanatın  teneffüs  ve  telkîhlerine  Hizmet  gibi
           Vezaif-i Azîme ile Tavzif edip Tedbir ve Teneffüse sâlih vaziyete getirmek
           için  tahrik  ve  İdaresindeki  Tecelli-i  Rahmet  ve  Hikmet;  ve  zemin  ve
           âsuman ortasında Vasıta-i Rahmet olan bulutları bir Mahşer-i Acaib gibi
           muallakta  toplayıp  dağıtmak,  bir  ordu  gibi  istirahat  ettirip  vazife  başına
           davet   etmek   gibi   Teshirindeki    Tecelli - i  Rubûbiyet   gibi  mensucat-ı
   410   411   412   413   414   415   416   417   418   419   420