Page 414 - Risale-i Nur - Sözler
P. 414

416                                                                                                                                    SÖZLER

                اقيماًت     ۪  َن َ    ا ك َ ِلص َ فْلاَم  َ نا َ َ ي َ و  َّ   ْ    ِ     e kadar... Birinci Âyette Âsârı bast edip bir

                          ْ
          neticenin, bir mühim maksudun mukaddematı gibi; İlim ve Kudrete, gayat
          ve nizamatıyla şehadet eden en azîm eserleri serdeder. Alîm İsmini istihrac
          eder.  İkinci  Âyette,  Birinci  Şu'le'nin  Birinci  Şua'ının  Üçüncü  Noktasında
          bir  derece  izah  olunduğu  gibi;  Cenab-ı  Hakk'ın  büyük  Ef'alini,  azîm
          Âsârını  zikrederek  neticesinde  Yevm-i  Fasl  olan  Haşri,  netice  olarak
          zikrediyor.

            İkinci  Nükte-i  Belâgat:  Kur'an,  beşerin  nazarına  San'at-ı  İlâhiyyenin
          mensucatını  açar,  gösterir.  Sonra  Fezlekede  o  mensucatı,  Esma  içinde
          tayyeder veyahut Akla havale eder. Birincinin misâllerinden meselâ:
                                                         ِ
         َن ِ  َ َ م  َ حَ  َ ج اَ َ ْل  َ ِرخي َ َ نم َ وَر  ْ       ن  َّ ْ      ا ل َ س َ م َ ع َ َ و َ ْا َ  لا َ ب َ ص ا  َك ِ  َّ ْ   ْ ن  َض ْ  َ  لا َ ر ِ َ َ  ا َ م َ ن َ َ ي َ م َ ل  َ ْاوَء  َ س َ م َ ى ا  َّ    لاَ    ِ  َ َ م َ ن  َ منك َ قزر  َ ن َ َ ي  َ مَل َ ق ْ  ن
                                                                   ْ

                           ْ ْ ن
             َّ
                                                                             ْ   ن ن ْ

                                                          ِ
                                                                         ِ
           ڬ َ  َنو َ قتت    َ ف َ  لا َ َّ    َ  اَ ْ لقفَلِلّاَن ونلو َ قيسفَر َ م لا َ ْاَر َ ِ ب َ ديَنم  َ َ و  َِحَ  َ َ ْلا  َ نمَت ِّ       َج ا َ ْل َ م َ ِي  َ ِرخ ن   ْ ن  َ َ يو  َ ت ِّ     َ ْلا َ م َ ِي
                        ن   ه
               ن
                                                         ْ
                                        ْ

                          ن
                                  ن
                                               ن ِّ ن
                                                    ِّ
                                       ه  ن  َ  َ َ بر  ن ه نك َ م َ َ ْلا َ ح َ ق    َ لِلّاَ ن ه    َ نك َ م  ِ َ لىذف
            İşte başta der: "Sema ve zemini, Rızkınıza iki Hazine gibi müheyya edip
          oradan  yağmuru,  buradan  hububatı çıkaran  kimdir?  Allah'tan  başka  koca
          Sema ve zemini iki muti hazinedar hükmüne kimse getirebilir mi? Öyle ise,
          Şükür Ona münhasırdır."

            İkinci  Fıkrada  der  ki:  "Sizin  âzalarınız  içinde  en  kıymetdar  göz  ve
          kulaklarınızın Mâliki kimdir? Hangi tezgâh ve dükkândan aldınız? Bu latif
          kıymetdar göz ve kulağı verecek ancak Rabbinizdir. Sizi İcad edip Terbiye
          eden odur ki, bunları size vermiştir. Öyle ise yalnız Rab odur, Mabud da o
          olabilir."

            Üçüncü  Fıkrada  der:  "Ölmüş  yeri  İhya  edip  yüzbinler  ölmüş  taifeleri
          İhya eden kimdir? Hak'tan başka ve bütün Kâinatın Hâlıkından başka şu işi
          kim yapabilir? Elbette O yapar. O İhya eder. Mâdem Hak'tır, hukuku zayi'
          etmeyecektir. Sizi bir Mahkeme-i Kübraya gönderecektir. Yeri İhya ettiği
          gibi, sizi de İhya edecektir."

            Dördüncü Fıkrada der: "Bu azîm  Kâinatı bir saray  gibi, bir şehir gibi
          Kemal-i İntizamla İdare edip tedbirini gören, Allah'tan başka kim olabilir?
          Mâdem  Allah'tan  başka  olamaz;  koca  Kâinatı   bütün   ecramıyla   gayet
   409   410   411   412   413   414   415   416   417   418   419