Page 185 - Risale-i Nur - Emirdağ Lâhikası
P. 185

EMİRDAĞ  LÂHİKASI-I                                                                                       187


           olan tabib Hayri yanıma geldi. Dedi: "Buranın ehemmiyetli bir mekteb
           muallimi Abdurrahman, (Bu muallim aynen Feyzi kadar Nur'a Hizmet
           etti)  Nurlara  Talebe  olmak  istiyor.  Kabul  etseniz,  Asâ-yı  Musa'yı
           vereceğiz." Dedim: Veriniz.

                  Hem o merhum Hasan Feyzi gibi az zamanda çok Hizmet eden
           Kardeşimiz  Mustafa  Osman'ın  o  günde  gelen  Mektubunu  gördüm  ki;
           Kastamonu  Lisesi'ni  kısmen  bir  cihette  şereflendiren  ve  şimdi  Dâr-ül
           Fünun'u  nurlandırmağa  çalışan  mektebli  Mustafa,  Nur  makinesi
           münasebetiyle  Nurlara  zarar  gelmemek  için  matbuat  kanununu
           hatırlatıp ihtiyatkârane muhaberesinden bahsediyor. (Haşiye-1)

                  Ben  dedim:  Hadsiz  şükür  olsun  ki;  bir  muallim  terhis  edildi,
           onun bedeline iki Hasan ve iki Mustafa ve üç muallim ve bir çalışkan
           muallim, Vazifeleri içinde Denizli Kahramanının Vazifesini görüyorlar.
           İşte  bu  hal  işaret  eder  ki:  Nasıl  Hâfız  Ali  gitti,  Denizli  onun  yerine
           geldi, acısını unutturdu; öyle de bir Hasan Feyzi gitti, yerine bir dâr-ül
                                   ِ
                         للّ

           fünun gelecek,      ء آَّش    نا    acısını unutturacak.
                            ا
                                  ْ َ
                             َ ٰ
                         ُ
                  Umum Kardeşlerime Selâm.
                                          *  *  *
                  Evvelen:  Kahraman  Nazif'in  ve  Hakikaten  Nazif  Ruhunda  ve
           Sadakatında  kendi  arkadaşlarının  makine  ile  vesair  cihette  Nur'a
           Hizmetleri,  bu  memleketi cidden minnetdar edecek bir vaziyettedirler.
                                                    ِ
           Cenab-ı Hak  onları  muvaffak  eylesin..   يمَّٓا.  Hususan   makinelerinin
                                                  َ
           mahsulâtı hem zînetli, hem açık, hem sıhhatli (Haşiye-2) olmasından,
           büyük  bir  muvaffakıyettir.  Cenab-ı  Hak  Nazif'e  çok  Salahaddin'ler,
           İbrahim'ler vermiş.

                  Benim  kendi  hattımla  “Zülfikar”ın  başında  bir  parça  yazımı
           istiyor. Gönderdiği yağlı dört sahifeyi kendi yazımla bu rahatsızlığım
                  ----------------------------
                  (Haşiye-1):  Komünistliği,  dinsizliği,  anarşistliğin  esaslarını  neşreden  bazı
           ceridelere  matbuat  kanunları  ilişmediği  halde,  bu  vatan  ve  milletin  temel  taşını
           muhafazaya  pek  tesirli  bir  surette  Hizmet  eden  “Zülfikar”  ve  “Asâ-yı  Musa”
           mecmualarının  makinelerine  nasıl  ilişebilir  ve  neden  ilişirler?  Hakikaten  hayret
           ediyorum.

           (Hâşiye-2): Bu def’aki yirmidört sahifede yalnız iki-üç noktada   ( ح خ) olmuş,
           başka  yok.  Bir  (çok)  Kelimesi  noksan,  mâna  anlaşılır;  daha  tamamına
           bakamadım.
   180   181   182   183   184   185   186   187   188   189   190