Page 206 - Risale-i Nur - Emirdağ Lâhikası
P. 206
208 YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN
Hasenatına yediyüz sahifesiyle bir tek Sahife-i Hasenat olmasını Rahmet-i
İlahiyeden niyaz ediyoruz. Madem o İman Hakikatları yüksek bir İbadet
ve Hasenedir ve onunla çokların İmanını kurtarmak binler Hasene
hükmündedir, onun zuhuruna çalışanların herbirisi onu okuyup ve dinleyip
İtikad etmesiyle, aynen işlediği sair Hayratın Defteri gibi bir Uhrevî
Senedidir. Elbette onların ve Şahs-ı Manevîsinin Âhirette Defter-i
Hasenatından yediyüz sahifesiyle birtek sahife olarak “Zülfikar” aynen
neşrolmak ve bir sahifesi hükmüne geçmek hadsiz bir Rahmetin şe'nidir.
Sâniyen: Gerçi Nurlar girdikleri her yerde galebe eder, fakat
mütemerrid ve muannid zındıklar, maddiyyunlar, ellerinden geldiği kadar
Fütuhatına fütur vermek için desiselere ve ehl-i siyasete evham
vermeğe çabalıyorlar. للّا ء آَّش ِ ا ن bir halt edemezler. Fakat ihtiyat, her
ُ َ ٰ ْ َ
ِ
ت
vakit iyidir. ر ت ن و ارس Düsturu devam ediyor. Tâ bunun gibi birkaç
ً َ َ َّ َ ْ
ِّ
mecmua çıkıncaya kadar temkinli ve ihtiyatlı bulunmak lüzumu var. Hattâ
ِ
َّ َا
bu defa Sırr-ı اني َطع آَّنا'nın remizli Risalesini onüç seneden beri görme-
َ
ْ ْ
diğim halde buraya göndermek bir derece ihtiyat kaidesine muhalif olduğu
gibi, herkes anlamaz; hem Tevil ve Tefsir lâzımdır. Çünki “Lâhika”da bir
Mektubda yazmıştım ki, iki Hakikat mücmelen bana ihtar edilmişti:
Birisi: Bir derece dar bir dairede bir Nur gösterilmişti; geniş bir
dairede mana verip, kırk sene evvel "Bir Nur göreceğiz" diye müjde
veriyordum. Hattâ hürriyetten evvel, eski Talebelerime de o müjdeyi
mükerrer söylüyordum. Zannederdim ki; geniş siyaset dairesinde olacak.
Halbuki bu memleketin en ziyade muhtaç olduğu İmanî ve İslâmî ve
Hayat-ı İçtimaiye-i İslâmiye Dairesinde Risale-i Nur'u göreceksiniz diye
Hakikattan bana ihtar edilmiş; bir Hiss-i Kabl-el Vuku' ile musırrane ve
tekrar ile ben de haber veriyordum, o Hak ve Hakikatlı mes'elenin suretini
değiştiriyordum.
İkincisi: Şeair-i İslâmiyeye ve Siyaset-i İslâmiyeye darbe vuranlar
oniki, onüç, ondört, onaltı sene zarfında büyük darbeler yiyecekler diye
bana ihtar edildi. Evvelki mes'elenin aksine olarak, geniş dairede
vuku'bulan o hâdisatı ve büyük Cemaatlere gelen o tokatları, küçük bir
dairede şahıslara gelecek tokatlar suretinde mana vermiştim ki, tam aynen
iki dairede, hem küçük, hem büyük oniki sene sonra en müdhişi dünyayı
terkettiği gibi; büyük dairede de onun gibi dehşetli Cemaatler; oniki, onüç,
ondört, onaltı tarihlerinde aynı