Page 207 - Risale-i Nur - Emirdağ Lâhikası
P. 207
EMİRDAĞ LÂHİKASI-I 209
tokatları yediler ve yiyecekler diye ihtar edildi. Ben tevilim ile bu
büyük daireyi yalnız küçükte tatbik ettiğim gibi; evvelki Nur
mes'elesinde de bilakis küçük daireyi ve sırf İmanî Hâdise-i Nuriyeyi
pek geniş daire-i siyasiyede tevilimle mana vermiştim. Onun için, Sırr-ı
ِ
ن
ي َطعَا آَّنا 'yı herkes birden anlamaz. Hem şahsî isimleri böyle Me-
ا
َّ
ْ ْ َ
sail-i İlmiyeye girmemek lâzım olduğundan, o Risale hattâ onüç
seneden beri elime geçmediğinde isabet var ; Kardeşlerim dahi onu me-
ِ
rak etmesinler. Biri eğer çok merak etse, o Sırr-ı يَط ْ ْ َ عَا آَّنا'nın baş-
ا
ن
َّ
ında şimdiki "Sâniyen" ile başlayan fıkrayı ve “Lâhika”da geçen aynı
mes'eleye dair fıkrayı okumak lâzımdır, yoksa hiç bakmasın. O ikinci
harb-i umumî ve o dehşetli şahsın dünyadan gitmesiyle ve şimdi de
onun mesleği geri çekilmesi ve bir kısmı o mesleğin aksine Din lehinde
resmen çalışması ve Ehl-i İmanın istibdad-ı mutlakadan bir derece
kurtulması ve az bir tevil ile o Risaleciğin verdikleri haber aynı
tarihlerde vuku' bulması, o Surenin bir Lem'a-i İ'cazıdır. Fakat
heyecanlı Tevillerim perde çekmişti, Hakikat gizlenmiş.
* * *
Aziz, Muhterem Kardeşim!
Bin üçyüz seneden beri Âlem-i İslâm'ı ağlatan ve bütün Ehl-i
Hakikata "Eyvahlar! Yazıklar olsun!" dediren Âlem-i İslâm'ın en
dehşetli büyük yarasını deşmek, düşünmek; benim hususî meşrebimde
tahammülüm fevkinde elem veriyor. Hususan yirmibeş seneden beri
İhlas ile hakikî Hizmet-i İmaniye, beni her nevi siyasetten çektiği ve
yirmibeş sene zarfında bir gazeteyi okutturmadığı gibi; yirmi sene
bu işkenceli esaretimde hayat-ı siyasiyeye bakmamak için hükûmete
müdafaat-ı hapsiyeden başka müracaat etmeyen ve Vazife-i İmaniyeye
noksan gelmemek ve İhlas kırılmamak ve siyasete bulaşmamak için on
sene bu dehşetli harb-i umumîye bakmayan, baktırmayan bir Halet-i
Ruhiyeyi taşımağa mecburiyetim varken; şimdi dehşetli ejderhalar
Hakaik-i İmaniye cephesinde Ehl-i İmana gözümüz önünde saldırma-
larından ve çokları ısırmalarından, Ehl-i İmanı kurtarmak mecburiyeti
Kur'anın Emriyle varken; bu zamanı bırakıp, eski zamana gidip, Ehl-i
Beyt'e gelen dehşetli zulümleri temaşa