Page 208 - Risale-i Nur - Emirdağ Lâhikası
P. 208
210 YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN
etmek, daha ziyade Ruhumu ezer ve Kuvve-i Maneviyeyi kırıp
Ruhuma azab azab üstüne gelmektir.
Zalim siyasetin gaddarane bir düsturu olan "Cemaat için ferd
feda edilir" diye çok zalimane pek çok vukuatı, ehven-üş şer diye bir
nevi Adalet-i İzafiye namında Hâkimiyetine bir maslahat göstermişler.
Hattâ bu asırda, o gaddar düsturun hükmüyle, bir adamın hatasıyla bir
köyü mahveder. Beş-on adamın, onların siyasetine zarar vermek
tevehhümüyle, binler adamı perişan eder.
İşte eski zamanda bir derece, siyasetin bu gaddar düsturu
İslâmlar içine girdiğinden; siyasette bu müdhiş düsturlar karşısında,
mecburiyetle Selef-i Sâlihîn sükût ile ve Ehl-i Sünnet Velcemaat'ın
ِ
ِ
ِ
İmamları o kapıları kapamak,انتنس ْل َا رهَط نف ان يديَا للّا َّ َ ٰ َط ه ر deyip o
َ َ
ُ َ
َ َ َ
ُ ْ
ُ
ِّ
kapıları açmıyorlar.
Madem Ehl-i Beyt'e zulmedenler şimdi Âhirette cezasını öyle
bir tarzda görüyorlar ki, bizim onlara hücumla yardımımıza bir ihtiyaç
kalmıyor. Ve mazlum Ehl-i Beyt, muvakkat bir azab ve zahmet
mukabilinde o derece yüksek bir mükâfat görmüşler ki, Aklımız ihata
etmiyor. Değil şimdi onlara acımak, belki onlara o hadsiz Rahmete
mazhariyetleri noktasında binler tebrik etmek gerektir ki; birkaç sene
zahmetle, milyonlar mertebeler ve bâki Saadetler Âhirette kazandıkları
gibi; dünyada da kaldıkları zamanda, ehemmiyetsiz, dünyanın fâni
saltanatı ve muvakkat hâkimiyeti ve karışık siyasetine bedel, manevî
birer Sultan ve Hakikat Âleminde birer Şah, birer manevî Padişah
makamını kazandılar. Valiler yerine, Evliyalar, Aktablara Kumandan
oldular. Kazançları bire bin değil, milyonlardır.
İşte bu Sır içindir ki, Yeni Said'in hususî Üstadı olan İmam-ı
Rabbanî, Gavs-ı A'zam ve İmam-ı Gazalî, Zeynelâbidîn (R.A.) -
hususan “Cevşen-ül Kebir” Münacatını bu iki İmamdan Ders almışım-
ve Hazret-i Hüseyin ve İmam-ı Ali'den (Kerremallahü Vechehu)
aldığım Ders, otuz seneden beri, hususan “Cevşen-ül Kebir”le daima
onlara manevî irtibatımda, geçmiş Hakikatı ve şimdiki Risale-i Nur'dan
bize gelen meşrebi almışım. Zalimlerin gaddarlıklarını değil deşmek,
bakmak; belki düşünmek de meşrebimize gelmiyor. Çünki onlar
mücazatını ve mazlumlar mükâfatını, Aklımızın fevkinde görmüşler. O
mes'eleler ile meşgul olmak, şimdiki bu hazır musibet-i diniyeye karşı
mükellef olduğumuz Vazife-i Kur'aniyeye zarar verir. Ülema-i İlm-i