Page 274 - Risale-i Nur - Emirdağ Lâhikası
P. 274

276                                                                          YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN


          bulmayan- beş tayyare pek aşağıda uçup benim faytonumu bildikleri için
          etrafımda iki defa dönmeleri, ikinci gün başka bir tarafa, çok görünmeyen
          gizli bir dere tarafına faytonla giderken aşağıda uçan beş tayyareyi birşey
          arıyor gibi gördük; anladık ki, bizi arıyorlar. Yine aynen evvelki gün gibi,
          o  beş  tayyare  etrafımızda  ve  kasaba  üstünde  gezip,  odamıza  girdiğimiz
          zaman onların da gitmeleri kuvvetli bir emaredir ki, bir habbe yüz kubbe
          yapılmış. Burada böyle manasız, evham yüzünden bana eziyet verilmesi ve
          Medreset-üz Zehra'nın  Kahramanlarına buraya nisbeten bu üç senede on
          dereceden yalnız bir derece eziyet verilmek cihetiyle, Isparta hükûmetine
          ve adliyesine teşekkürümü ve minnetdarlığımı ve onların verdiği eziyetleri
          de Helâl ettiğimi bildirirsiniz.

                 Sâlisen: Bu defaki musibette, her vakit olduğu gibi yine Kaderin
          Adaletine ve İnayet-i İlahiyenin Feyzine baktım, gördüm ki: Sair vilayete
          nisbeten bir derece Nur'dan geri kalan ve Nur Dairesine de yakın bulunan
          Kütahya  ve  adliyesini  ve  hükûmetini  Denizli,  Kastamonu  gibi  Risale-i
          Nur'la alâkadar etmek... Evet, ne kadar fikri ve Vazifesi aleyhimizde olsa
          da, herhalde Kalbi, Ruhu Risale-i Nur'dan İmanı cihetinde büyük istifade
          etmek  ve  Nurculara  da  Sevab  kazandırmak  Hikmetiyle  o  vilayete
          gönderildi. Kader-i İlahî dahi bana bir Şefkat tokadı olarak, dâhiliye vekili
          Erzurum'lu ve hemşehrim ve Afyon Valisi (Antalya'lı) ve şimdiye kadar
          bana  ilişmemesi  cihetiyle  demiştim:  "Gerçi  serbest  oldum,  şimdi  böyle
          insaflı bir vali buldum, Emirdağı'ndan gitmeyeceğim" diye bir nevi sevinç
          ve ihtiyatsızlığımın cezası olarak, o iki adamın elleriyle Kader-i İlahî bana
          tokat vurdu, adalet etti.

                 Afyon Valisi, emniyet müdürü ve buradaki heyetiyle mes'elemize
          dair Ankara'ya yazmışlar ki: "Cem'iyetçilik, tarîkatçılık gibi mes'eleler
          yok. Fakat Said Nursî'nin onun sözüyle kendini feda edecek ikiyüzbin
          Nurcu Kardeşleri var." diye başka bir cihette yine hükûmete büyük bir
          evham  vermişler.  Fakat  onların  bu  yazmasında,  Nur'a  ve  Nurculara  bir
          faide ve benim şahsıma da belki bir zarar ihtimali var. Faidenin bir ciheti
          şudur ki: Bu kadar ağır şerait içinde öyle demir gibi sarsılmaz bir Hakikat
          var  ki;  ikiyüz  bin  Türk  Ruhunu  ona  feda  edecek  o  Hakikatın  müşterisi
          bulunur.  Bu  noktada,  zaîf  İmanlı  olanlar  İmanını  kuvvetlendirir.  Ehl-i
          siyaset de ve İmanını kaybedenler onlara ilişmekten korkarlar, daha çabuk
          taarruz  edemezler.  Bana  zararı  ise  -Cenab-ı  Hak  Hâfız'dır-  beni
          çürütmek ve Kardeşlerimi benden kaçırmak ve Kardeşliğimizi kırmak için,
          şeytanın
   269   270   271   272   273   274   275   276   277   278   279