Page 277 - Risale-i Nur - Emirdağ Lâhikası
P. 277
EMİRDAĞ LÂHİKASI-I 279
Dördüncüsü: Eskişehir Mahkemesinde altı ay tedkikten sonra ve
sebebi de cem'iyetçilik, tarîkatçılık olduğu, o evham bahanesiyle büyük bir
reisin ona şahsî garazı ile onun aleyhinde bazı adliyecileri teşvik ettiği
halde, cem'iyetçilik, tarîkatçılık ve Risale-i Nur cihetinde beraet ettirip,
yalnız Risale-i Nur'un bir küçük parçası olan Tesettür Risalesi'ni bahane
ederek kanunen değil de, kanaat-ı Vicdaniye ile yüz Şakird içinde beş-on
Şakirde altı ay ceza verdiler ki; tedkik zamanına kadar dört ay mevkuf,
yani birbuçuk ay hapis kaldıkları ve on sene sonra Denizli Mahkemesi
yine dokuz ay cem'iyetçilik ve tarîkatçılık gibi birkaç bahane ile yirmi
senelik bütün Mektubat ve Te'lifatlarını inceden inceye tedkik ile beraber,
Ankara ve Denizli Mahkemesinde tedkikte kaldıkları halde, o mahkemeler
ittifakla cem'iyetçilik ve tarîkatçılık (Haşiye) vesair bahaneleri cihetinde
beraet kararı verip o Kitab ve Mektubları aynen sahiblerine iade ve Said'i
arkadaşlarıyla beraber beraet ettirdikleri halde, "bir siyasî cem'iyetçi"
nazarıyla ve "entrikacı bir siyasî adam" tarzında onu ittiham etmek ve
adliye memurlarını onun aleyhinde cem'iyetçilik ve tarîkatçılık noktasında
sevketmek, ne kadar kanunsuz olduğunu insaniyeti sukut etmeyenler bilir.
Beşincisi: Şöyle ki, ben Risale-i Nur Mesleğinin Esası ve otuz
seneden beri bir Düstur-u Hayatım olan Şefkat itibariyle bir masuma
zarar gelmemek için, bana zulmeden canilere, değil ilişmek; hattâ
beddua edemiyorum. Hattâ en şiddetli garazla bana zulmeden fâsık
belki dinsiz zalimlere hiddet ettiğim halde değil maddî, belki beddua
ile de mukabeleden beni o Şefkat men'ediyor. Çünki o zalim gaddarın,
ya peder ve vâlidesi gibi ihtiyar bîçarelere veya evlâdı gibi masumlara
maddî ve manevî darbe gelmemek için, o dört masumların hatırına
binaen o zalim gaddara ilişmiyorum. Bazan Helâl ediyorum. İşte bu
Sırr-ı Şefkat içindir ki; idare ve asayişe kat'iyyen ilişmediğimiz gibi, bütün
arkadaşlarımıza da o derece tavsiye etmişim ki, üç vilayetin insaflı
zabıtalarının bir kısmı itiraf etmişler ki: "Bu Nur Şakirdleri manevî
---------------------------------
(Haşiye): Nurların Esası ve Hedefi, İman-ı Tahkikî ve Hakikat-ı Kur'aniyedir.
Onun için üç mahkeme Tarîkat noktasında beraet vermişler. Hem yirmi
senede hiçbir adam dememiş ki, bana Tarîkat vermiş. Hem bin seneden beri
bu milletin ekser ecdadı bağlandığı bir meslek, sebeb-i mes'uliyet olamaz.
Hem gizli münafıklar Hakikat-ı İslâmiyete Tarîkat namını takıp, bu milletin
Dinine taarruz ettiklerine karşı mukabele edenler, Tarîkatla ittiham edilmez.
Cem'iyet ise, Uhuvvet-i İslâmiye cihetinde bir uhrevî Kardeşliktir. Yoksa
siyasî cem'iyet olmadığına üç mahkeme hüküm vermişler.