Page 280 - Risale-i Nur - Emirdağ Lâhikası
P. 280
282 YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN
İslâmiyetin Uhuvvetine ve Müslümanların birbirine Muhabbetine çalışan
ve şedid düşmanına karşı menfî hareket etmeyen, hattâ onunla meşgul
olmayan, bedduayı dahi etmeyen ve Türk milleti Kur'anın Bayrakdarı ve
Sena-i Kur'aniyeye mazhar olduğu için, o milleti çok seven ve hayatını
onların içinde geçiren bir adam hakkında, resmî lisaniyle ihanet için bir
propaganda yapmak, dostlarını ürkütmek için: "O Kürd'dür, siz
Türksünüz; o Şafiîdir, siz Hanefîsiniz" deyip halkları ürkütüp ondan
çekinmeyi ve yirmiiki senede ve iki mahkemede, tarz-ı kıyafet değiştir-
meğe mecbur edilmeyen ve şapkanın yarı askerin başından kalkmasıyla
beraber, münzevi bir adama zorla şapka giydirmeğe cebretmesi hangi
kanun buna müsaade eder?
Dokuzuncusu: Çok mühimdir, (Haşiye) çok kuvvetlidir. Fakat
siyasete temas ettiği için sükût ediyorum.
Onuncusu: Bu da hiçbir kanun müsaade etmediği ve hiçbir
maslahat bulunmadığı ve yalnız manasız evhamdan bir habbeyi kubbeler
yapmaktan ibaret, hiçbir kanuna girmeyen bir taarruzdur. Bu da
mesleğimizce bakamadığımız siyasete temas etmemek için sükût ederek,
böylece on vecihle kanunsuz muamelelere karşı yalnız
ِ
ي
ك وْلا معنو للّا انبس ح deriz.
ل
ُ
ُ ٰ
َ
َ
َ ْ َ
َ ُ ْ
Said Nursî
* * *
Aziz, Sıddık Kardeşlerim!
Cenab-ı Hakk'a hadsiz şükür olsun ki, bu yeni taarruzda ve çok
geniş ve çok evhamlı taarruz, yüzde bire indi. Dünkü gün dört saat
mahkemede ifademi aldılar. Evvelce size gönderdiğim ifadenin aynını ve
izahatıyla cevab verdim. Allah Isparta Adliyesi'nden çok razı olsun ki,
onların buraya lehimizdeki iş'arı bize çok yardım etti. Yoksa Afyon'daki
evham ve burada bazı resmîler gizli düşmanlarımıza da yardımları ile pek
çok zahmet çekecektik.
Müsadere ettikleri Kur'anımızı Diyanet Reisi'ne göndermişler. Biz
de İstanbul'a gönderdiğimiz iki cüzler ve baştaki cüz ile beraber,
--------------------------------
(Haşiye): İslâm hükûmetlerde Hristiyan ve Yahudi bulunması ve Hristiyan ve Mecusi
hükûmetlerde Müslümanlar bulunduğu gösteriyor ki, idare, asayişe bilfiil ilişmeyen
muhaliflere kanunca ilişilmez. Hem imkânat, medar-ı mes'uliyet olamaz. Yoksa
herkes bir adamı öldürebilir, herkesi bu imkânatla mahkemeye vermek lâzım gelir.