Page 279 - Risale-i Nur - Emirdağ Lâhikası
P. 279
EMİRDAĞ LÂHİKASI-I 281
mahdud birkaç arkadaşına bedel ve çok diplomatları kendisine taraftar
kazanmak için zemin hazır iken, sırf siyasete karışmamak ve İhlasına zarar
vermemek ve hükûmetin nazarını kendine celbetmemek ve dünya ile
meşgul olmamak için, bütün arkadaşlarına yazıp ki: "Sakın cereyanlara
kapılmayınız, siyasete girmeyiniz, asayişe dokunmayınız!" dediği ve
bu iki cereyan bu çekinmesinden ona zarar verdikleri; eskisi evhamından,
yenisi "Bize yardım etmiyor" diye ona çok sıkıntı verdikleri halde, ehl-i
dünyanın dünyalarına hiç karışmayıp kendi Âhireti ile meşgul olan ve
memleketinde ve Nurs Karyesi'nde öz Kardeşine yirmiiki sene zarfında
birtek Mektub yazmayan ve o vilayetlerdeki dostlarına yirmi senede on
Mektub yazmayan bir bîçareye, onun Âhiret meşguliyetine bu kadar
ilişmek, hangi kanun müsaade eder? Bu vatana ve millete, Ahlâka çok
zararlı olan dinsizlerin kitablarının İntişarına ve komünistlerin Neşriyat-
larına serbestiyet kanunu ile ilişilmediği halde, üç mahkeme medar-ı
mes'uliyet olacak içinde hiçbir maddeyi bulmayan, millet ve vatanın hayat-
ı içtimaiyesini ve Ahlâkını ve asayişini temine yirmi seneden beri çalışan
ve milletin hakikî Nokta-i İstinadı olan Âlem-i İslâmın Uhuvvetini ve bu
millete de dostluğunu iade ve takviyesine tesirli bir surette çabalayan ve
Diyanet Riyaseti'nin Üleması tenkid niyetiyle Dâhiliye Vekilinin emriyle
üç ay tedkikten sonra, tenkid etmeyerek tam kıymetini takdir edip
"Kıymetdar eser" diye Diyanet kütübhanesine konulan “Zülfikar” ve
“Asâ-yı Musa” gibi Nur Eczalarını evrak-ı muzırra gibi toplayıp
mahkeme eline vermeğe acaba hiçbir kanun, hiçbir Vicdan, hiçbir insaf
buna müsaade eder mi?
Sekizincisi: Yirmi sene sıkıntılı ve sebebsiz bir nefiyden sonra tam
serbestiyet verildiği halde, binler akraba ve ahbabı bulunan doğduğu
memleketine gitmeyerek, gurbeti, kimsesizliği tercih ederek.. tâ ki,
dünyaya ve hayat-ı içtimaiyeye ve siyasete temas etmesin. Ve çok sevablı
olan câmideki Cemaatın hayrını bırakıp odasında yalnız Namazını kılıp
oturmasını tercih eden, yani halkın hürmetinden çekinmek olan bir halet-i
Ruhiyeyi taşıyan ve yirmi sene hayatının şehadetiyle yüzbinler Türk
kıymetdar zâtların tasdikiyle, bir dindar, müttaki Türk'ü, lâkayd çok
Kürdlere tercih eden, hattâ mahkemede Hâfız Ali gibi kuvvetli İmanı
bulunan Türk Kardeşlerini, yüz Kürd'e değiştirmediğini isbat eden ve
hürmet ve ihtiram görmemek için zaruret olmadan halklarla görüşmeyen
ve Câmiye gitmeyen ve kırk seneden beri bütün kuvvetiyle ve âsârıyla