Page 102 - Risale-i Nur - Kastamonu Lahikası
P. 102

104                                                                          YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN

                                                                     ِ
                                                           ِ
          Vesselâm'ın  dairesinde  yüz  milyon  müridlerin   ِللّ ِ  ِ  ِ دمحْلا  ِللّ ِ  ِ دمحْلا
                                                                       ٰ
                                                            ٰ
                                                                          س ْ َ
                                                               س ْ َ
                                                                    ِ ِ
                                                                    ِ
                                                                    للّ
          larından tezahür eden azametli bir hamdi düşünüp içinde  ِد    ِ ح ِ م َ ْ س ٰ  ِ ْلا  ile
                                        ْ
          iştirak   eder  ve   hakeza...  ِبْكَا ِ ِ للَّا  ِ بْْكَا ِ ِ للَّاِِve  Duadan   sonra
                                       َ     س ٰ  س َ  س ٰ
                   ِ
                                        َٓ ِ
                        َٓ ِ
                                   ِ
          ِ
            ِ ِ  ِ للّاَِّلااِ هٰلا َِلاِ ِ ِ ِللّاِ  ِ َّلااِ هٰلا َِلا  otuzüç  defa  o  Tarîkat-ı  Ahmediye
                     َ
                                     َ
                             س ٰ
              س ٰ
          Aleyhissalâtü Vesselâm'ın Halka-i  Zikrinde ve Hatme-i Kübrasında o
          sâbık mana ile o İhvan-ı Tarîkatı nazara alıp, o halkanın Serzâkiri olan
          Zât - ı Ahmediye       Aleyhissalâtü      Vesselâm'a     müteveccih    olup

                        ِ ِ للّا َِلوسرِايِكيَلعٍِم ِ ٰلا َ  ِ ِ س  ِ فْلَاِفْلَاِوِة ٍ  ِ ٰلا ِ صِفْل ِ َاِفْلَا
                                                           ِ
                                            ِ
                       ٰ
                             َ َ َ ْ َ
                                                               س
                                                    َ
                                                س
                                                        َ
                            س
          der, diye anladım ve hissettim ve hayalen gördüm. Demek Tesbihat-ı
          Salâtiyenin çok ehemmiyeti var.

                 İkinci Mes'ele:   Otuzbirinci    Âyetin    işaretinin    beyanında,
                             ِ
           اينُّدلا  ِ ة ِ  وي ِ حْلا ِنو ِ بحتيُ      bahsinde denilmiş ki:  Bu asrın bir hassası
                     َ ٰ َ
                         َ
            َ ْ
                            ُّ َ َ
                                ْ
          şudur ki; hayat-ı dünyeviyeyi, Hayat-ı Bâkiyeye bilerek tercih ettiriyor.
          Yani  kırılacak  bir  cam  parçasını,  Bâki  Elmaslara  bildiği  halde  tercih
          etmek bir düstur hükmüne geçmiş. Ben bundan çok hayret ediyordum.
          Bugünlerde ihtar edildi ki:
                 Nasıl  bir  uzv-u  insanî  hastalansa,  yaralansa  sair  a'za
          vazifelerini  kısmen  bırakıp  onun  imdadına  koşar;  öyle  de,  hırs-ı
          hayat  ve  hıfzı,  zevk-i  hayat  ve  aşkı  taşıyan  ve  fıtrat-ı  insaniyede
          dercedilen bir cihaz-ı insaniye, çok esbab ile yaralanmış, sair letaifi
          kendiyle meşgul edip sukut ettirmeye başlamış; Vazife-i Hakikiye-
          lerini onlara unutturmağa çalışıyor.
                 Hem nasılki bir cazibedar, sefihane ve sarhoşane şaşaalı bir
          eğlence  bulunsa,  çocuklar  ve  serseriler  gibi  büyük  makamlarda
          bulunan  insanlar  ve  mesture  hanımlar  dahi  o  cazibeye  kapılıp
          hakikî vazifelerini ta'til ederek iştirak ediyorlar; öyle de, bu asırda
          Hayat-ı  İnsaniye,  hususan  hayat-ı  içtimaiyesi  öyle  dehşetli  fakat
          cazibeli ve
   97   98   99   100   101   102   103   104   105   106   107