Page 213 - Risale-i Nur - Kastamonu Lahikası
P. 213
KASTAMONU LÂHİKASI 215
Gaybî hükmünde olan yazdığınız Mecmua-i İşarat'a, Lâhika'dan
intihab ettiğinizden iki misli daha ilâve ettik. Eğer siz de kendinize öyle
bir mecmua yazmışsanız, ilâve ettiğimiz mikdarı size de göndereceğiz.
Bu mecmuanın gösterdiği kıymet Risale-i Nur'da bulunduğunu, bu
zamanın dehşetli fırtınaları isbat ediyor.
Evet Kardeşlerim, Hazret-i İsa Aleyhisselâm İncil-i Şerif'te
demiş ki: "Ben gidiyorum... tâ size Tesellici gelsin." Yani Ahmed
Aleyhissalâtü Vesselâm gelsin, demesiyle Kur'an'ın beşere gayet
büyük bir neticesi, bir gayesi, bir hediyesi; Tesellisidir.
Evet bu dehşetli Kâinatın fırtınaları ve zeval ve tahribatları
içinde ve bu boşluk nihayetsiz fezada herşey ile alâkadar olan insan için
Hakikî Teselliyi ve İstinad ve İstimdad Noktalarını yalnız Kur'an
veriyor. En ziyade o Teselliye muhtaç bu zamanda, bu asırda en ziyade
kuvvetli bir surette o Teselliyi isbat eden, gösteren Risale-i Nur'dur.
Çünki zulümat ve evhamın menbaı olan tabiatı, o delmiş geçmiş,
Hakikat Nuruna girmiş. Onaltıncı Söz gibi ekser parçalarında, Hakaik-i
İmaniyenin yüzer Tılsımlarını keşf ve izah edip, Aklı inkârdan ve
tereddüdlerden kurtarmış. İşte bu Hakikat içindir ki; bu çok usandırıcı
ve dehşetli zamanda, usandırmayacak bir tarzda, çok tekrar ile beraber,
Aklı başında olanları Risale-i Nur'la meşgul ediyor. Re'fet Bey'in
Mektubunda dediği gibi, "Risale-i Nur'un en bâriz hasiyeti, usandır-
mamak. Yüz defa okunsa, yüzbirinci defa yine zevkle okunabilir"
diye pek doğru demiş.
Risale-i Nur'un Tercümanı, Hakikî Vazifesinin haricinde dünya-
daki istikbaliyata arasıra bakması, bir derece zahirî bir müşevveşiyet
verir. Meselâ: Bundan otuz-kırk sene evvel diyordu: "Bir Nur gelecek,
bir Nuranî Âlemi göreceğiz" deyip; o mana, geniş bir dairede ve
siyasette tasavvur edilmiş.
Hem bundan ondört, onbeş sene evvel, "Dinsizliği çevirenler
müdhiş semavî tokatlar yiyecekler" diye büyük, geniş, küre-i arz daire-
sindeki bu dehşetli hâdiseyi, dar bir memlekette ve mahdud insanlarda
tasavvur etmiş. Halbuki istikbal, o iki İhbar-ı Gaybiyeyi tasavvurunun
pek fevkinde tefsir ve tabir eyledi. Evet Eski Said'in "Bir Nur Âlemi
göreceğiz" demesi, Risale-i Nur dairesinin manasını hissetmiş; geniş bir
ِ
ِ
daire-i siyasiye tasavvur ettiği gibi, Sırr-ı انيَطعَا ِا َّ ِ َٓنا'nın remziyle,
َ ْ ْ
onüç ondört sene sonra, "Dinsizliği, zındıklığı