Page 216 - Risale-i Nur - Kastamonu Lahikası
P. 216

218                                                                          YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN


           (Risale-i Nur Şakirdlerinden Hâfız Tevfik, Mehmed Feyzi,  Emin,
                            Hilmi, Kâmil'in bir Fıkrasıdır)


                                                       ِ
                                                           ِ
                                                                             ِ
                 Gavs-ı  A'zam'ın  Üstadımız  hakkında   ا ِ نعْلاِ  ِ ِيعب ِ ِ  ِ س ورحمِكناف
                                                       ِ
                                                        ي
                                                       ة
                                                                      س ْ َ َ َّ َ
                                                               ْ َ
                                                          َ َ
                                                                   ٌ
          fıkrasıyla,  İnayet  ve  Teshile  mazhar  olduğuna;  ve  Tevafuk,  Risale-i
          Nur'un Kerametinin bir madeni bulunduğuna pek çok emarelerden, bu
          bir-iki  gün  zarfında,  küçük  ve  latif,  fakat  kat'î  kanaat  veren  cüz'î
          hâdiselerin   Tevafukunda      gözümüzle     gördüğümüz      İnayet-i
          Rabbaniyenin nümunelerinden beş-altısını beyan ediyoruz ki, onlar bu
          iki gün zarfında beraber vuku bulmuş:
                 Birincisi: Dün Üstadımıza, Risale-i Nur'a aid üç Hizmet lâzım
          geldi. Kimse de yok. Biz de uzaktayız. Merdivenden inip, bir çocuğu
          bulup,  bizlere  göndermek  niyetiyle  kapıyı  açtı.  Risale-i  Nur'un  o
          Hizmetini görecek fevkalâde bir tarzda, dakikasıyla üç Şakirdi kapıya
          geldiler.
                 İkincisi:  İki  seneden  ziyade  Risale-i  Nur'un  mühim  parçaları,
          Risale-i  Nur'un  Berekâtıyla  hanesi  yangından  kurtulan  Hâfız  Ahmed
          kendine yazdırıp, başka bir kaza ve nahiyede bulunan bir-iki zât onları
          istinsah  için  aldılar.  İki  seneden  beri  ellerinden  kaçırıp,
          mahcubiyetlerinden  haber  vermedikleri  için  hem  biz,  hem  Hâfız
          Ahmed merak, hem  hiddet ediyorduk.  O Kitablar bugün  geldiği  aynı
          vakit,  dün  aynı  saatte;  Üstadımıza,  beş  seneden  beri  her  birkaç  gün
          zarfında kolaylık için bir parça yemek pişirmek ile hatırını soruyordu.
          İki seneden beri o âdeti terketmişti. Hem komşuluktan da başka  yere
          nakletmesiyle,  iki  senedir  o  âdet  terkedilmiş  iken,  yine  dün  o  aynı
          saatte, iki sene evvelki aynı âdetiyle, o zâtın hanesinden aynen eskisi
          gibi  küçücük  bir  hatır  sormak  nev'inde  oğlu  getirdi.  Üstadımız  dedi:
          "İki  sene  evvelki  âdete  lüzum  kalmamış,  siz  de  komşuluktan
          gitmişsiniz."  dedi.  Bugün  aynı  vakitte,  o  Hâfız  Ahmed'in  yazdırdığı
          kaybolan  Kitablar,  mükemmel  bir  surette  istinsah  ile  beraber  geldi.
          Bizde şübhe bırakmadı ki, bu latif Tevafuk da, Risale-i Nur hakkındaki
          İnayetin bir cilvesidir.
                 Üçüncüsü:  Üstadımız,  aynı  yine  bugün  Emin'e  dedi:  Üç-dört
          aydır  her  hafta  karyesinden  buraya  gelen  hane  sahibesi  gelmedi,
          kirasını  dört aydır almadı. Herhalde cevab gönderin gelsin, alsın."
   211   212   213   214   215   216   217   218   219   220   221