Page 219 - Risale-i Nur - Kastamonu Lahikası
P. 219

KASTAMONU LÂHİKASI                                                                                    221


           terketmekle, yüzer şerr yapmak, tâ bir tek şerr gelmesin gibi Hikmete,
           Hakikata, Rububiyete münafî olur. Fakat küllî kanunların tazyikinden
           feryad  eden  ferdlere,  İnayat-ı  Hassa  ve  İmdadat-ı  Hususiye  ile  ve
           İhsanat-ı  Mahsusa  ile  Rahmanürrahîm  her  bîçarenin  imdadına
           yetişebilir. Dertlerine derman yetiştirir. Fakat o ferdin hevesiyle değil,
           hakikî  menfaatıyla  yardım  eder.  Bazan,  dünyada  istediği  bir  cama
           mukabil, Âhirette bir elmas verir.
                                           * * *

                  Üstadımızın ve Risale-i Nur'un ciddî Hakaikleri içinde en tatlı
           bir  fakihesi  Tevafuk  olduğu  için,  Kardeşlerimize  yine  bu  iki  gün
           zarfında küçük bir-iki Tevafuku, size bundan evvelki Tevafuka haşiye
           olarak yazıyoruz:
                  Evet  nasılki  kelimatta  ve  kelimat-ı  mektubede  Tevafuk;  bir
           Kasd, bir İnayet-i Hususiyeyi gösteriyor.. Bazan Hârika olup Keramet
           derecesine  çıkıyor..  Bazan  latif  bir  zarafet  veriyor.  Aynen  öyle  de,
           Risale-i  Nur'a  aid  ve  Üstadımıza  aid  hâdisatta  da  aynen  kasdî  ve
           İnayetkârane Tevafuku, akvaldeki o ef'alde dahi görüyoruz. Ezcümle:
                  Size  yazılan,  dört  ay  gelmeyen  hane  sahibesi  için  Emin
           Kardeşimize dedi: "Haber gönder" tekellümünde, onun kapı çalması
           Tevafuk  ettiği  gibi;  aynı  cümle,  iki  defa  okunduğu  zaman,  "Emin'e
           dediği" kelimesi okunduğu ânında, aşağıki kapıyı Emin açtı. Gelmek
           zamanı  gelmeden  geldi.  İkinci  gün,  yine  başka  bir  adama  okunduğu
           vakit,  "Emin'e  dediği"  kelimesini  okuduğu  vakit,  aynı  anda  yukarı
           kapıyı  Emin  açtı,  gelmek  âdetine  muhalif  olarak  geldi,  girdi.  Bu  iki
           Tevafuk, hane sahibesinin Tevafukuna Tevafuku gösteriyor ki; en cüz'î
           işlerimiz de tesadüf değil, kasdî Tevafuktur.

                  Hem dört ay evvel bize bir parça tarhana getiren Risale-i Nur
           Şakirdlerinden  Fuad'ın  İstanbul'a  gidip,  otuz  gün  te'hirinden  geç
           kalmasından  endişe  ettiğimiz  aynı  günde,  onun  tarhanası  bittiği  aynı
           günde gelmesi, Tevafuk etti.
                  Hem aynı günde, bir parça tereyağı, -biz ve Üstadımız da bunun
           Bereketini  hissediyorduk-  bittiği  dakikada  onun  mikdarına  Tevafuk
           edip, zannımızca aynı yerde, aynı mikdar, aynı zamanda geldiği gibi;
           hem  buralarda  köylerde,  kül  içinde  yapılan  bir  çörek,  Üstadımızın
           hoşuna    gittiği    için    sabah-akşam    ondan    yiyip    ve   onbeş   gün
   214   215   216   217   218   219   220   221   222   223   224