Page 247 - Risale-i Nur - Kastamonu Lahikası
P. 247

KASTAMONU LÂHİKASI                                                                                    249


                  Aziz, Sıddık Kardeşlerim.
                  Bu iki  günde iki küçük  hâdiseler, dört-beş  mes'eleleri tahattur
           ettirdi:
                  Birincisi: Salahaddin Ankara'dan yazıyor ki, Tarîkat aleyhinde
           tecavüze başlamışlar. Hem Ankara'da, hem şarkta o mes'elede tevkifat
           varmış.  Risale-i  Nur  Şakirdleri  her  tarafta  İnayet-i  Rabbaniye  altında
           mahfuz  kalıyorlar.  Onların  kuvvetli  İhlası  ve  Tesanüdleri  ve
           ihtiyatları, o İnayeti haklarında devam ettiriyor.
                  İkincisi:  Bugünlerde  herkes  sıkıntıdan  şekva  ediyor.  Âdeta
           manevî havanın bozukluğundan, maddî ve umumî bir sıkıntı hastalığını
           vermiş. Hattâ bana da bir gün sirayet etti. Bizim her derdimize ilâç olan
           Risale-i Nur ile meşgul olanlarda, o sıkıntı hastalığı ya yok veya pek
           azdır.

                  Üçüncüsü: Merhum Mehmed Zühdü'nün vefatı, Risale-i Nur'un
           Hizmeti  noktasında  bizi  çok  müteessir  etti.  Fakat  birden,  geçen  sene
           Hâfız Mehmed'in bütün müsadere edilen Risalelerini, on gün zarfında
           köyündeki  Risale-i  Nur  Şakirdleri  tarafından  yazıp  ona  vermek,  çok
           merdane taahhüdleri hatırıma geldi ve anladım ki; arslanlar yatağı olan
           Isparta ve havalisi,  Mehmed  Zühdü'nün Hizmetini muzaaf bir  surette
           yapacaklar ve o boşluğu dolduracaklar.

                  Dördüncüsü:  Lâhika'ya  giren  Isparta'lı  Kardeşlerimizin
           Mektublarının bazılarında, Üstadları hakkında ifrat ile tavsifat gördüm.
           Kendime'de  baktım,  o  vasıflardan  Zekatı  da  bana  düşmüyor,  benim
           hakkım  değil.  Dedim:  "Acaba  bu  Hakikatperest  Kardeşlerim  çok
           ikazatımla beraber, bu hüsn-ü zan ifratında hem devamlarında faideleri
           nedir?" Kalbe ihtar edildi ki: "Onlar ve memleketleri Isparta havalisi,
           onların  en  büyük  hüsn-ü  zanları  derecesinde  hüsn-ü  zanlarının
           yümnünü  gördükleri  için,  Beşkazalı  Osman-ı  Hâlidî  ve  Topal  Şükrü
           gibi  Ehl-i  Velayete  iktidaen,  o  nokta-i  nazardan  ifrat  etmemişler,  bir
           Hakikat  görmüşler.  Fakat  nasıl  Keşfiyat  tevile  ve  rü'yalar  tabire
           muhtaçtır; hususî hükümler tamim edilse, bir cihette hata görünür. Öyle
           de  onlar,  Risale-i  Nur'un  Şahs-ı  Manevîsinin  kendilerine  ve
           memleketlerine  ettiği  faideyi,  o  Şahs-ı  Manevînin  Mümessillerinden
           birisi olan Üstad dedikleri bu Kardeşlerine verip, o memleket hâdisesini
           umumî bir hâdise nazarıyla bakıp tamim ederek, müfritane bir hüsn-ü
           zan suretinde göründü."
   242   243   244   245   246   247   248   249   250   251   252