Page 15 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 15

ÖNSÖZ                                                                                                                                     17

           tarif etmek kadar fuzulî bir iştir.

               Yalnız yanık bir şairimizin:

               Hüsn olur kim, seyrederken ihtiyar elden gider.

           dediği gibi, hayatının her lâhzasında İlâhî Tecellilere mazhar bulunan bu
           mübarek  Zâtın;  İlim  ve İrfanından,  Ahlâk  ve  Kemalâtından  bahsetmek,
           İnsana  bambaşka  bir  Zevk  ve  İlâhî  bir  Haz  veriyor.  Bunun  için  sözü
           uzatmaktan kendimi alamıyorum.

               Üstad; Risale-i Nur Külliyatı'nda; dinî, içtimaî, ahlâkî, edebî, hukukî,
           felsefî  ve  tasavvufî  en  mühim  mevzulara  temas  etmiş  ve  hepsinde  de
           hârikulâde bir surette muvaffak olmuştur.

               İşin  asıl  hayret  veren  noktası;  birçok  Ulemanın  tehlikeli  yollara
           saptıkları en çetin mevzuları, gayet açık bir şekilde ve en kat'î bir surette
           hallettiği  gibi,  en  girdaplı  derinliklerden,  Ehl-i  Sünnet  ve  Cemaatin
           tuttuğu  nurlu  yolu  takip  ederek  Sâhil-i  Selâmete  çıkmış  ve  Eserlerini
           okuyanları da öylece çıkarmıştır.

               Bu sebeple, Risale-i Nur Külliyatını aziz milletimizin her tabakasına
           Kemal-i Emniyet ve samimiyetle takdim etmekle şeref duyuyoruz. Nur
           Risaleleri,  Kur'an-ı  Kerimin  Nur  deryasından  alınan  berrak  katreler  ve
           Hidayet  güneşinden  süzülen  billûr  huzmelerdir.  Binaenaleyh;  her
           Müslümana düşen en mukaddes Vazife, İmanı kurtaracak olan bu Nurlu
           Eserlerin  yayılmasına  çalışmaktır.  Zira,  tarihte  pek  çok  defalar
           görülmüştür ki, bir eser; nice fertlerin, ailelerin, cemiyetlerin ve sayısız
           İnsan  kitlelerinin  Hidayet  ve  Saadetine  sebep  olmuştur...  Ah!  Ne
           bahtiyardır  o  İnsan  ki,  bir  Mü’min  Kardeşinin  İmanının  kurtulmasına
           sebep olur!...

               Üstadın Fikrî Cephesi:

               Malûm  ya;  her  Mütefekkirin  kendine  mahsus  bir Tefekkür  sistemi,
           fikrî  hayatında  takip  ettiği  bir  gayesi  ve  bütün  gönlü  ile  bağlandığı  bir
           "İdeal" i vardır. Ve onun Tefekkür sisteminden, gaye ve idealinden bahs-
           etmek için uzun mukaddemeler serdedilir. Fakat Bediüzzamanın  Tefek-
           kür sistemi, gaye ve ideali, uzun mukaddemelerle filân yorulmaksızın bir
           cümle ile hülâsa edilebilir:

               Bütün Semavî kitapların ve bilûmum Peygamberlerin yegâne Dâva-
           ları   olan   "Hâlık - ı  Kâinatın   Ulûhiyet   ve   Vahdaniyetini   ilân"   ve
   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20