Page 13 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 13

ÖNSÖZ                                                                                                                                     15


           ve murakabe usulünü, bütün Talebelerine de telkin etmiştir. Binaenaleyh
           bir Nur Talebesine olur olmaz eseri okutturmak ve her sözü dinlettirmek
           kolay bir şey değildir. Zira, onun gönlünün mihrak noktasında yazılı olan
           şu "Dikkat!" kelimesi, en hassas bir kontrol vazifesi görmektedir.

               İşte  Bediüzzaman,  kudretli  bir  ıslahatçı  ve  Harikalar  Harikası  bir
           "Pedagog" - Mürebbî - olduğunu, yetiştirdiği tertemiz nesille fiilen isbat
           etmiş ve İktisad tarihine Nurdan pırıltılarla yazılan bir atlas sahife daha
           ilâve eden bir Nâdire-i Fıtrattır.


               Tevazuu ve Mahviyetkârlığı:

               Nur Risalelerinin bu kadar harikulâde bir şekilde cihana yayılmasın-
           da, bu iki hasletin çok faydası olmuş ve pek derin tesirleri görülmüştür.

               Çünki, Üstad; Sohbet ve Te'liflerinde kendine bir "Kutbül-Arifîn" ve
           bir "Gavsül-Vâsılîn" süsü vermediği için, gönüller ona pek çabuk ısınmış,
           onu  tertemiz  bir  samimiyetle  sevmiş  ve  derhal  ulvî  gayesini  benim-
           semiştir.

               Meselâ: Ahlâk ve Fazilete, Hikmet ve İbrete aid olan birçok Sohbet
           ve Telkinlerini, doğrudan doğruya nefsine tevcih eder. Keskin ve ateşîn
           Hitabelerinin  ilk  ve  yegâne  muhatabı  öz  nefsidir.  Oradan  -  merkezden
           muhite  yayılırcasına  -  bütün  Nur  ve  Sürura,  Saadet  ve  Huzura  müştak
           olan gönüllere yayılır.

               Üstad, hususî hayatında gayet halim - selim ve son derece müteva-
           zidir. Bir ferdi değil, hiçbir zerreyi incitmemek için âzamî Fedakârlıklar
           gösterir.  Sayısız  zahmet  ve  meşakkatlere,  ızdırâb  ve  mahrumiyetlere
           katlanır... Fakat İmanına, Kur'anına dokunulmamak şartiyle...

               Artık  o  zaman  bakmışsınız  ki;  o  sâkin  deniz,  dalgaları  Semalara
           yükselen  bir  tufan,  sahillere  heybet  ve  dehşet  saçan  bir  umman
           kesilmiştir.  Çünki  O,  Kur'an-ı  Kerimin  Sâdık  Hizmetkârı  ve  İman
           hudutlarını  bekliyen  Kahraman  ve  Fedaî  bir  Neferidir.  Kendisi  bu
           Hakikatı veciz bir cümle ile şu şekilde ifade eder: "Bir nefer nöbette iken,
           başkumandan  da  gelse,  silâhını  bırakmıyacak.  Ben  de,  Kur'anın  bir
           Hizmetkârı    ve     bir      neferiyim.    Vazife    başında     iken     karşıma
   8   9   10   11   12   13   14   15   16   17   18