Page 12 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 12

14                                                                                        BEDİÜZZAMAN   SAİD   NURSİ


              İkincisi: Neşr-i Hak için, Enbiyaya ittiba etmekle mükellefiz. Kur'an-

                                                                             ِ
                                       ِ
                                                                     ِ
                                                ِ
          ı Hakîmde Hakkı neşredenler   للّا    َلَع َّلاا ىِرجَا نا ِ       ۞     ِ   للّا    َلَع َّلاا ىِرج   َا نا
                                                             ٰ
                                        ٰ
                                                       ْ
                                            َ
                                                 َ
                                                    ْ
                                                                         ْ
                                                                            ْ
                                                                 َ
                                                                       َ
          diyerek, İnsanlardan istiğna göstermişler..."

              İşte; Risale-i Nur Külliyatının mazhar olduğu İlâhî  Fütuhat, hep bu
          Enbiya mesleğinde Sebat Kahramanlığının şaheser misali ve harikulâde
          neticesidir.  Ve  bu  sayede  Üstad,  İzzet-i  İlmiyesini,  cihan  -  kıymet  bir
          elmas gibi muhafaza eylemiştir.

              Artık, herkesin uğrunda esir olduğu maaş, rütbe, servet ve daha nice
          bin şahsî ve maddî menfaatlerle asla alâkası olmayan bir İnsan, nasıl olur
          da Gönüller Fâtihi olmaz? İmanlı gönüller, nasıl Onun Feyiz ve Nuru ile
          dolmaz?


              İktisatçılığı:

              İktisad, bundan evvel bahsettiğimiz "İstiğna" nın tefsir ve izahından
          başka  bir  şey  değildir.  Zaten  İktisad  sarayına  girebilmek  için,  evvelâ
          İstiğna  denilen  kapıdan  girmek  lâzımdır.  Bu  sebeple  İktisadla  İstiğna,
          lâzımla melzûm kabilindendir.

              Üstad  gibi;  İstiğna  hususunda  Peygamberleri  kendine  örnek  kabul
          eden bir Mücahidin iktisatçılığı kendiliğinden husule gelecek kadar tabiî
          bir haslet halini alır ve artık ona günde bir tas çorba, bir bardak su ve bir
          parça ekmek kâfi gelebilir. Zira bu büyük İnsan; büyük ve munsif fransız
          şairi Lâmartin'in dediği gibi: "Yemek için yaşamıyor, belki yaşamak için
          yiyor."

              Üstadın meşreb ve mesleğini tamamen anladıktan sonra, artık Onun
          yüksek  iktisadçılığını  böyle  yemek  içmek  gibi  basit  şeylerle  mukayese
          etmeyi  çok  görüyorum.  Zira,  bu  büyük  İnsanın  yüksek  iktisadçılığını
          mânevî sahalarda tatbik etmek ve maddî olmıyan ölçülerle ölçmek lâzım
          gelir.

              Meselâ:  Üstad,  bu  yüksek  iktisadçılık  kudretini  sırf  yemek,  içmek,
          giymek  gibi  basit  şeylerle  değil; bilâkis  Fikir, Zihin, İstidad,  Kabiliyet,
          Vakit, Zaman, Nefis ve Nefes gibi mânevî ve mücerred kıymetlerin israf
          ve heder edilmemesi ile ölçen bir Dâhîdir. Ve bütün ömrü boyunca bir
          karakter    halinde     takip     ettiği     bu    titiz     muhasebe
   7   8   9   10   11   12   13   14   15   16   17