Page 253 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 253

ESKİŞEHİR   HAYATI                                                                                                        255


           hadise-i adliyedir kanaatindeyim.

               İşte,  Cihangir  Hükümdarların  ve  Kahraman  Kumandanların  küçük
           mahkemelerde  diz  çöküp  Kemal-i  İnkıyad  ile  mutavaat  göstermeleri,
           mahkemenin,  hiçbir  cihet  ile  zedelenmeyecek  bir  haysiyet  ve  şerefinin
           mevcudiyetini  isbat  eder.  İşte,  mahkemelerin  bu  yüksek  ve  manevî
           haysiyetine  dayanıp,  hukukumu,  hürriyetle  müdafaa  ediyorum.  Bir
           makale içindeki zararlı görülen dört-beş Kelime sansür edildikten sonra
           mütebakisinin Neşrine izin verilirken; yüzyirmi Kitabın, birbirinden ayrı
           ve  ayrı  ayrı  zamanlarda  te'lif  edildiği  halde,  yalnız  bir-iki  Risalede
           şimdiki  nazarlara  zararlı  tevehhüm  edilen  onbeş  Kelime  yüzünden,
           yüzonbeş  masum  ve  menfaatdar  ve  mühim  bir  kısmı  Ankara  kütüpha-
           nesinde  mevcud  olup  iftiharla  kabul  edilen  Kitabların  ele  geçenlerinin
           müsadere  ile  mahkûm  edilmesi,  rûy-i  zemindeki  adliyenin  şerefine
           elbette ilişecek mahiyettedir. Elbette Mahkeme-i Temyiz bu haysiyet ve
           şerefi siyanet eder.

               En ziyade tenkid edilen ve umum Kitablarımı muahezeye sebebiyet
           veren beş-on mes'ele içinde en mühimmi, gelecek bu iki mes'eledir:

                                                             ِ
                                            ِ
                  سد ُّ ُ  ا ل   س    م  ه ِّ  ُ َ ِ ِ ِ     ۞          ِيي  ْ َ ْ َ    ُلا   ن   ث    ْا  ِّ ظح لث ِ   م ِرَكَّذلل  Âyetleridir. İşte,
                             لاف
                                              َ ُ ْ
                   ُ
           benim ve Kitablarımın mahkûmiyeti beş-altı mes'eleden, en birinci bu iki
           mes'eledir. Ben hakikî, menfaatli Medeniyete karşı değil, belki kusurlu ve
           zararlı  "mimsiz"  tâbir  ettiğim  medeniyete  karşı  otuz-kırk  senedenberi
           İ’caz-ı  Kur'anı  Esas  tutup,  o  medeniyetin  muhalif  noktalarını  aşağı
           düşürüp,  medeniyetin  aczi  ile  İ’caz-ı  Kur'anı  isbat  etmek  esası  üzerine,
           matbu ve gayr-ı matbu, Arabca ve Türkçe çok Kitablar yazdım. İrsiyet
           hakkındaki  kanun-u  medeninin,  Kur'anın  bu  iki  Âyetine  muhalif
           maddelerini vaktiyle müvazene etmişim. Onların muannid feylesoflarını
           da ilzam edecek deliller göstermişim. Hükûmet-i  Cumhuriyenin ilcaat-ı
           zamana  göre  kabul  ettiği  bir  kısım  kanun-i  medeninin  bir  kısım
           maddelerini  kabulden  evvel,  bu  mes'eleleri,  medeniyete  ve  feylesoflara
           karşı yazmışım ve müdafaa etmişim. Kurun-u Ulâ ve Vustâdaki zayi olan
           kadınlık hukukunu, Kur'an-ı Hakîm gayet ehemmiyetle muhafaza ettiğini
           beyan  etmişim.  Şimdi,  bu  iki  mes'eledeki  beyanatım,  Hükûmet-i
           Cumhuriyenin  kanununa  muhalifdir  diye,  Yüzaltmış  üçüncü  madde  ile
           muaheze    edildim.    Ben   de    adliyenin    en    yüksek     mahkemesine
   248   249   250   251   252   253   254   255   256   257   258