Page 330 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 330

332                                                                                      BEDİÜZZAMAN   SAİD   NURSİ




                      ÂYET-ÜL KÜBRA HAKKINDA BİRKAÇ SÖZ



              Bediüzzaman  Hazretleri  Kastamonu'da  iken,  "Âyet-ül  Kübra"  nâ-
          miyle, Cenab-ı Hakkın Varlığını,  Birliğini, Kâinattaki mevcudatın lisan-
          lariyle isbat eden muazzam bir Risale yazmıştır.

              Bu  Risale  için  Üstadımız,  "şimdiki  dehşetli  tahribata  karşı  bir
          Hakikat-ı Kur'âniye ve bir Sedd-i Âzamdır" demiştir.

              Kalbe  geldiği  gibi  acele  olarak  yazdırılmış,  birinci  müsvedde  ile
          iktifa edilmiştir. Üstad, "Yazdığım vakit irade ve ihtiyarım ile olmadığını
          hissettiğimden, kendi fikrimle tanzim veya ıslah etmeyi muvafık görme-
          dim." buyurmuştur.

              Bu  Risale,  ilk  defa  gizli  olarak  tab'edilmesinden  dolayı,  Üstad  ve
          Talebelerinin hapsine sebep olmuşsa da bilâhare Denizli ve Ankara Ağır
          Ceza  Mahkemeleri,  iki  senelik  tetkikatlarından  sonra  beraatlarına  ve
          Risalenin iadesine ittifakla karar vermişlerdir.

              İmam-ı Ali (R.A.) gayb-âşina nazariyle bu Risaleyi görmüş, "Kaside-
          i Celcelutiye" sinde bu Risalenin ehemmiyetine ve makbuliyetine işaret
                                         ِ
                         ِ
                             ِ
          edip   تج   ف   ْلا نم      نمَا  ى     ٰ ْ      ب  ْ ُك   لا    تي َ    ٰلاْا ِ    و   ب  Fıkrasiyle Onu Şefaatçi yapa-
                ْ
                       َ
                                                َ
                    َ َ
                            ِّ
          rak Dua etmiştir.

              Bu  Âyetül-Kübra'nın  tetkiki  neticesinde  Üstad  ve  Talebelerinin
          beraatle hapisten kurtulmaları, İmam-ı Ali (R.A.)ın bu Duasının kabulünü
          isbat etmiştir.

              Bu asırdaki dalâlet cereyanları, Müslümanların İmanlarında şiddetli
          bir  tahribat  yapmak  teşebbüsüne  karşı,  bu  Hakikat-ı  Kur'âniyenin,  bir
          Sedd-i Âzam olarak makam münasebetiyle buraya dercedilmesi muvafık
          görüldü...


                                            * * *
   325   326   327   328   329   330   331   332   333   334   335