Page 336 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 336
338 BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
der. Birinci Makamın ikinci mertebesinde
ٓ ِ
ِ
ِ
عي مجب وج ِ ِ ج و د ه ْلا و بوجو ٰ لَع َّلد ىذ ِ ج و د ا َّل وْلا ب ِ َ ا ْل و ا ج للّا َّلا ِ ا هل ٰ لا
َ ا
ِ
ُ ٰ
َ
َ
َ
ُ ُ
ُ ُ
َ
ُّ َ
ُ ُ
ُ
ِ
ِ
ِ ِ
ي
ِلي ْ َ و لا َّت ن ف رصَّت َ ِيْ و ا ل س خ َّتلا ِ َ ي ق ة َ قح ِ ةَطاحا ةم َظع ةد ه ا َ َ َ ِ هي ب ف ِ ام
َ
َ َ
َ
ْ
ِ ِ
ِ ةدها ش مْلاب ةَلمَك مْلا ةعساوْلا ِيْ ب د َّتلا و
ِ ِ
ْ
َ
َ َ
َ
ُ َّ
َ
َ
ُ
fıkrası, bu yolcunun cevve dâir mezkûr müşâhedâtını ifade eder. (İhtar)
Sonra, o seyahat-i fikriyeye alışan o mütefekkir misafire, küre-i arz,
lisan-ı haliyle diyor ki: "Gökte, fezada, havada ne geziyorsun? Gel ben
sana aradığını tanıttıracağım. Gördüğüm vazifelere bak ve sahifelerimi
oku." O da bakar, görür ki: Arz, meczub bir Mevlevî gibi iki hareketiyle;
günlerin, senelerin, mevsimlerin husulüne medar olan bir daireyi, Haşr-i
Âzamın meydanı etrafında çiziyor. Ve zîhayatın yüzbin envaını bütün
erzak ve levazımatlariyle içine alıp feza denizinde Kemal-i Muvazene ve
Nizamla gezdiren ve güneş etrafında seyahat eden muhteşem ve
musahhar bir Sefine-i Rabbaniyedir.
Sonra, sahifelerine bakar, görür ki: Bablarındaki herbir sahifesi,
binler Âyâtiyle arzın Rabbını tanıttırıyor. Umumunu okumak için vakit
bulamadığından, yalnız birtek sahife olan zîhayatın bahar faslında Îcad ve
İdaresine bakar, müşahede eder ki: Yüzbin envaın hadsiz efradlarının
suretleri, basit bir maddeden gayet muntazam açılıyor ve gayet rahîmane
Terbiye ediliyor ve gayet mu'cizane bir kısmının tohumlarına kanatçıklar
verip onları uçurmak suretiyle neşrettiriliyor. Ve gayet müdebbirane
İdare olunuyor ve gayet müşfikane İaşe ve İt'am ediliyor ve gayet
rahîmane ve rezzakane hadsiz ve çeşit çeşit ve lezzetli ve tatlı Rızıkları,
hiçten ve kuru topraktan
------------------
İhtar: Birinci Makamda geçen otuzüç Mertebe-i Tevhidi bir parça izah etmek
isterdim. Fakat şimdiki vaziyetim ve halimin müsaadesizliği cihetiyle, yalnız gayet muhtasar
Bürhanlarına ve meâlinin tercümesine iktifaya mecbur oldum. Risale-i Nur'un, otuz, belki yüz
Risalelerinde, bu Otuzüç Mertebe, delilleriyle, ayrı ayrı tarzlarda, herbir Risalede bir kısım
Mertebeler beyan edildiğinden, tafsili onlara havale edilmiş.