Page 346 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 346

348                                                                                      BEDİÜZZAMAN   SAİD   NURSİ


              Evet, istidatları ve meslekleri muhtelif olduğu halde usul ve Erkân-ı
          Îmâniyede onların müttefikan İttifakları ve herbirisinin kuvvetli ve yakînî
          Bürhanlarına İstinadları öyle bir Hüccettir ki; onların mecmuu kadar bir
          zekâvet  ve  dirayet  sahibi  olmak  ve  Bürhanlarının  umumu  kadar  bir
          Bürhan bulmak mümkün ise karşılarına ancak öyle çıkılabilir. Yoksa o
          münkirler, yalnız cehalet ve echeliyet ve inkâr ve isbat olunmıyan menfî
          mes'elelerde  inad  ve  göz  kapamak  suretiyle  karşılarına  çıkabilirler.  -
          Gözünü kapayan, yalnız kendine gündüzü gece yapar.-

              Bu  seyyah;  bu  muhteşem  ve  geniş  Dershanede,  bu  muhterem  ve
          mütebahhir Üstadların neşrettikleri Nurlar, zeminin yarısını bin seneden
          ziyade ışıklandırdığını bildi. Ve öyle bir Kuvve-i Mâneviyeyi buldu ki,
          bütün  ehl-i  inkâr  toplansa  onu  kıl  kadar  şaşırtmaz  ve  sarsmaz.  İşte  bu
          yolcunun  bu  Dershaneden  aldığı  Derse  bir  kısa  işaret  olarak  Birinci
          Makamın dokuzuncu Mertebesinde:


                       ِ
                                           ِ
                                                           َّ ى     َّلد
               عي     ِ      مج  قافتا ه ِ ِ ِ   تد   حو     ِ ِ   و   د  ه   ف      جو ب  ُ ُ      و   ج   و   ٰ لَع  َ     ذلا    للّا     َّلاا ِ  َ  ٓ ِ    َلا     ا   هٰل
                             ْ َ َ
                                                              ُ ٰ
                                                   َ
                 َ
                    ُ َ ِّ
                                      ُ ُ
                                       ِ ِ
                                                       ِ
                                                               ِ
                                                           ِ ِ
                                              ِ ِ
                                                            ٓ
                      ةق ِ ِ    م   َّت   ف  ُ    ْلا  ِ   ة   قَّق   حم   ْلا ة   رهاظلا     مهنيهارب  ة  وقب    ءايفص ْلاا
                                         َّ
                                                                 َ
                             َ
                                                        َّ ُ
                     َ
                                             ُ
                                                    ٰ َ
                                                             َ
                                      َ
                                َ ُ
                                                                ْ
              denilmiş.

              Sonra,  Îmânın  daha  ziyade  Kuvvetlenmesinde  ve  İnkişafında  ve
          İlmelyakîn derecesinden Aynelyakîn mertebesine Terakkisindeki Envarı
          ve  Ezvakı  görmeye  çok  müştak  olan  o  mütefekkir  yolcu,  Medreseden
          gelirken,  hadsiz  küçük  Tekyelerin  ve  Zaviyelerin  telâhukiyle  tevessü
          eden gayet feyizli ve nurlu ve sahra genişliğinde bir Tekyede, bir Han-
          gâhda, bir Zikirhanede, bir İrşadgâhda ve Cadde-i Kübra-yı Muhammedî-
          nin  (A.S.M.)  ve  Mi'rac-ı  Ahmedînin  (A.S.M.)  gölgesinde  Hakikate
          çalışan ve Hakka erişen ve Aynelyakîne yetişen binlerle ve milyonlarla
          Kudsî  Mürşidler  onu  Dergâha  çağırdılar.  O  da  girdi,  gördü  ki:  O Ehl-i
          Keşf  ve  Keramet  Mürşidler;  Keşfiyatlarına  ve  Müşahedelerine  ve
          Kerametlerine  istinaden  bil'icma,  müttefikan   ه    ِ  َ     ٓ ِ    َلا     ا ٰل   ه       ا   َّلا      diyerek
                                                       و

                                                         ُ َ
          Vücub-u Vücud ve Vahdet-i Rabbaniyeyi Kâinata ilân ediyorlar. Güneşin
          ziyasındaki yedi renk ile güneşi tanımak gibi, yetmiş renk ile belki Esma-
          i Hüsnâ adedince, Şems-i
   341   342   343   344   345   346   347   348   349   350   351