Page 66 - Tuğba Zengin
P. 66
başarısız olacağımı bilmiyordum. Her yere çarpmıştım. Yolun,
taşların, çiçeklerin bağırışlarını duyabiliyordum adeta. En sonunda
İrem:
“İstersen ben sürebilirim.” Diye teklif etti.
“Elbette, neden olmasın.” Dedim. İrem´in de ilk sürüşü olmasına
rağmen çok iyi sayulırdı. Beş dakika sonra ben:
“Sanırım artık hazırım.” dedim. İrem yavaş yavaş indi ve sürücü
konumuna ben geçtim. Sürmeye başladım ve bu kez gayet iyi
gidiyordum. Yavaş yavaş hızlanmaya başladım. Öyle hızlandım ki
rüzgârın yüzümüze vurmasından hiçbir şey göremez olduk. Ama
önümüze çıkan bir kavşak yüzünden yoldan çıkma tehlikesi yaşadık.
Ani bir fren yapıp bisikleti durdurdum. Ama herkesin emniyet kemeri
takılı olduğundan zarar görmedik. Ani duruşun ardından herkes bir
“Oh!” çekmişti. Annemler o sırada sohbete daldıkları için bu kaza
tehlikesini fark etmemişlerdi.
Bisiklet turumuzda yaklaşık yirmi beş metre daha ilerledikten
sonra önümüze bir köprü çıktı. Çok güzel bir köprüydü. Altından
masmavi Marmara Denizinin aktığını tahmin edebiliyordum.
Maalesef annemler köprüden geçmemize izin vermedi. Biz de
geldiğimiz yoldan geri döndük. Yolun yarısında ise annemlerin
ısrarları sonucu sürücü konumunu Rüzgar´a verdim. Rüzgar bisikleti
sürerken ben de elimi yerdeki yapraklara uzatıp onlara dokunmaya
çalışıyordum. Aslında bu yaptığım gayet eğlenceliydi, ama hiçbir
şekilde yapraklara dokunmayı başaramadım. Yaklaşık yarım saatlik
bir yolculuğun ardından bisikleti kiraladığımız yere geri döndük.
Yolculuğumuz sona erdiği için üzgündük. Bisikleti kilitledik ve
oradan ayrıldık.
66