Page 127 - Neşide Dergisi 6.Sayı
P. 127

Şiir






               Sarp Eren ÇERÇİNLİ*

                             Biz Bulutlardan


                             Daha Fazlayız


                             Yahut Düşler Kraliçesi




                             Biz bulutlardan daha fazlayız.
                             Işıksız geceleri yakan semaların çehresinden daha berrak.
                             Bütün toprakları yoğun bir hüzün sarıyor şimdi.
                             Bulutlar, haberlerin peşinden ölüm ve karanlık saçıyor.
                             Kaybolmuş bir yalanın peşine takılan bütün yabancılar lanetli.
                             Göremezsin ölümü, görsen de bilemezsin yalnızlığı.
                             Bileklerine yıldız tozu dolmuş gibi acıtır keskinliği, bakışlarının soğuk ifadesi.
                             Hepimizi alacaklar, ne istediğimizi ya da zihnimizden geçenleri sormayacaklar.
                             Deliliğin sınırındayız, öksüz bir karanlığın parçaladığı gökyüzünde,
                             Biz bulutlardan daha fazlayız.
                             Uçup gideceğiz artık,
                             Çoktan koydular bizi insanlığın soğuk ruhlarının damıtıldığı kafeslere.
                             Deliliğin sınırında son bir kez daha âşık olacağız onlara,
                             Zehirli, hastalıklı ve bir o kadar da kutsal bir öpücük konduracaklar geçmişimize.
                             Güneşler, tül perdelerin üzerinde yansıyan ışık akislerinden işleme bir bilmece.
                             Sımsıcak yalayacak tenimizi, tüylerimizi yavaşça tutuşturacak yansıyan ışık.
                             Kimse ses çıkartamayacak onlara, kralların pelerinlerini öpen sinsi yürekler.
                             Şahların porsuk tahtlarının dibinde, yüzüklerini öpmeyi beklerler.
                             Bir gezegenler kervanıydı bizimkisi,
                             Sen ve ben, bizler ve sizler, onlar ve onlar.
                             Uçup gittik birer birer yörüngelerinde büyük galaksilerin.
                             Karışmış boyaların içine akıyordu dev gaz bulutlarının şaheserleri.
                             Biz bulutlardan daha fazlaydık ama onların rüzgârları dağıtacaktı bizi.
                             İlk gördüğümüzde onları, gözlerimize inanamayacaktık.
                             Kristal renkli göllerin üzerinde yüzen beyaz kayıklar, bir kadın gibi kıvrılmış bedenleri.
                             Bulutların arasından yansıyan binlerce yıldızın görüntüsü düşmüştü gölün üstüne,
                             Ve biz gece vakti göle yansıyan ışıkları sema sanmıştık.
                             Gene de uzandık o gölün üstüne,
                             Sıcacık bir örtü gibi kapladı üzerimizi parçalanmış suların uykusu.
                             Şimdi o uykunun içinde yüzüyoruz,
                             Elimize, gözümüze düşler kraliçesinin lütfu yağıyor.
                             Zarafeti, gözlerimizde parlayan bir çift taş gibi yanıyor.
                             Biz bulutlardan daha fazlayız, şimdi gölün üzerinde bir kayık bile kalmadı ama.
                             Şimdi,
                             Suların derinlerinde, büyük mercan mağaralarının arasında,
                             Yeşil, yosunlu taşlarla örülmüş düşler kraliçesinin evi.
                             İçinde, bizi bekler bir çift umutla bir karanlık beklentisi.
                             Karanlığa girmeden önce arkamıza son bir kez dönüp bakacağız,
                             Denizin dibindeki büyük çukurlardan gelen tınlama duyuldukça,
                             Altın yaldızlarla yükselen rüyayı sımsıkı sarmalayacağız.


               *   Avcılar Anadolu Lisesi 12. Sınıf Öğrencisi.




                                                                                                     125
   122   123   124   125   126   127   128   129   130   131   132