Page 25 - Münip Dergisi 2.Sayı
P. 25
zim cemiyet ve devletimizde fuhuş ve zina kökünden bında onunla nasıl tanıştığını anlatırken, ondan önceki
yasaktır” der. Ardından “Kerhane, meyhane, kumar- haletiruhiyesini, beynini kemiren nasıl ve niçin’e yer
hane ve bütün rezalethanelere "paydos!" diyecek bir verir. Ve haletiruhiyesini o müthiş tasviriyle şöyle an-
nizam. (...) Adam öldüreni hemen öldürecek, hırsızlık latır: “Dinmek bilmez bir ağrı çeken diş... Ne kibrit çöpün-
edeni bir daha edemez hale getirecek ve bütün içtimaî den imdat, ne berber kerpeteni, ne karanfil yağı, ne de ecza-
ihtilâtlarında ferde öz evinden daha emin sığınaklar cı güllacından... İşte böyle; bir zamanlar beynim "mutlak
gösterecek bir nizam. (...) Nizamların nizamı olan dü- hakikat" acılarına yataklık etti. Ağrıyan akıl dişimdi. Ma-
zen, iki heceli ve beş harfli bir isim taşır: İslam” diye sallardaki benzetişle, denizler mürekkep, ağaçlar kalem
yazar. Devleti, cemiyeti ve ferdi ilgilendiren birçok olsa bu acıları sayıp dökmeye yetmez. Hayatımda öyle bir
konuda düşüncelerini veciz bir şekilde dile getiren ne- gün doğdu ki, kundaktan patiğe, emzikten kısa pantolona,
cip Fazıl’ın “İdeologya Örgüsü” okunması ve üzerinde oyuncaktan boyunbağına, karalama defterinden polis ha-
düşünülmesi gereken bir kitaptır.
fiyesi romanına, beştaştan iskambil kâğıdına ve ayva tü-
yünden kır saça kadar, anne, baba, dadı, mektep, arkadaş,
Tanrı Kulundan Dinlediklerim kitap, hoca, tabiat, şehir, cemiyet, kimden ne aldımsa hep-
Büyük Doğu mecmuasında 1943 ve 1945 yıllar arasın- sini geriye verdim. Ruhuma istifledikleri hazırlop dünya
da kaleme aldığı yazılarından oluşan Tanrı Kulundan bir sarsılışta yıkıldı gitti.”
Dinlediklerim, Necip Fazıl’ın Seyyid Abdülhakim haz- Daha sonra mürşidiyle tanışma faslına geçer. Metafi-
retlerinden aldığı ilhamla yazmış olduğu bir eserdir. Bu zikçi ve mistik bir ruha sahip olan Necip Fazıl, bu ese-
eserinde şiir, roman, hikâye, tiyatro, tarih, sanat, şehir rinde ”ağrıyan diş aklının” sancılarını Tanrıkulu saye-
üzerine düşünceleri yer alır. İstanbul, Ankara ve Maraş sinde dindirdiğini yazar. “İslâm tasavvufuna ait bir ki-
gibi şehirlere müstakil başlık altında yer verdiği kita- taptan şu satırları yeni bir şekle sokmuştum: "Bir irşad
bında, özellikle toplum ve sanat üzerinde yoğunlaşır. ediciye varmadan olmaz! Yollara düş, bucak bucak ara
Ahlak, irfan, maarif, edebiyat ve edep üzerinde durur. ve irşad edicini bul! Genç adam, dere, tepe düz, o şehir
Necip Fazıl’ın kitaba isim olarak seçtiği “Tanrıkulu” senin, bu köy benîm, yıllarca araştırdı, durdu: Kırdığı
gerçekte Abdülhakim Arvasi hazretleridir ve üstat kita-
her cevizin içi bomboş...” Ama o içi dolu olan cevizi
aramaktadır.
Onun nazarı/kerametleri sayesinde hidayete ermiştir
çünkü. Bohem yaşadığı yıllarda metafizikçi olan şair,
hidayete erdikten sonra mistik bir yaşam sürmüştür.
Tanrıkulu’dan her bir sözünün derin bir anlamı var-
dır. Necip Fazıl onun tanışmasını bütün teferruatıyla
anlatır ve aralarında geçen konuşmalardan kendine
bir pay çıkarır: “Birden, denize bir gemiden demir
atılması gibi, beynime bir duygu çöktü: Kurtuluşu-
mun, kurtuluşun sırrı bu adamdaydı. Hazinenin yanı
başına gelmiştim. İş, sadece:
─ Açıl, susam, açıl!
Demeğe kalmıştı.
Ilık, son derece yumuşak ve ılık:
─ Seni bekliyordum! Dedi.
Şaşırdım:
─ Olabilir efendim. Fakat ben isminizi bilmeden gel-
dim buraya.
2022/2 23