Page 23 - Münip Dergisi 2.Sayı
P. 23
neden yok. Ama Necip Fazıl, hiçbir dahli olmadığı icra eder, istismar etmez... Dindar için de aynı şey...
halde, Mehmet Emin Yalman’a yapılan bir suikast İstismarın ilk şartı ve kanunu samimiyetsizliktir.
ile ilişkilendirilip hapse atılması… Ömrü mücade- İmanın ilk şartı ve kanunu da ihlâs ve samimiyet oldu-
leyle geçen Necip Fazıl’ı frenlemek için yapılan bu ğuna göre mü'minlere böyle bir isnad, minareye kuyu
mizansen/kurgusal suikast! Buna benzer kurgusal demek kadar abestir ve tâbir hokkabazlığiyle hamakat
bir suikastı 1950’lerde Cemal Abdünnasır kendini istismarının ve fikir iffetsizliğinin ta kendisidir” der
kahraman ilan etmek ve İhvan-ı Müslim’i bitirmek ve ardından “Misallerle izah edeyim mi?” diye sorar,
için Mısır’da yaptığını görüyoruz. Genellikle ortada karşı taraf “Hayır!” der…
bir suikast girişimi olur ama ölen olmaz bu tür kur- Cinnet Mustatili, Necip Fazıl’ın hapishane günlerini
gusal olaylarda. Ki, İhvan’ın başkanlarından biri ”eğer
biz bu suikastı yapmış olsaydık bugün Cemal Abdün- anlattığı tek günlüğü. O daha birçok kez içeri girip
nasır yaşamıyordu. Çünkü bizim mensuplarımızdan çıkmış, yargılanmış, tutuklanmış, salıverilmiş ama
günlük tutmamış. Yalnızca Malatya Cezaevinde
biri yapmış olsaydı attığını on ikiden vururdu” bağ- geçirdiği günleri kayıt altına almış. İyi ki de almış.
lamında bir açıklama yaparak bunun bir kurgu oldu-
Çünkü bir devre projeksiyon tutan eserde, 27 Mayıs
ğunu belirtir. Mehmet Emin Yalman’a suikastı yapan İhtilali’ni, Osman Yüksel’i, Cevat Rıfat’ı daha yakın-
Hüseyin Üzmez’in de yıllar sonra sistemin kullandığı dan tanıma imkanı buluyoruz. Hastalıkla pençeleşen
bir tetikçi olduğu anlaşıldı. Tabi Necip Fazıl, Hüseyin Necip Fazıl’ın ruh halini anlattığı, acı, hüzün, ironi,
Üzmez için ironi yapar ve “Ayağa kalk Sakarya” sözü nükte de barındıran eser…
ile ayağa kalkmak isterken amuda kalktığını belirtir.
Aslında O, kendisinin amuda kalkmasını isteyenlerin FİKİR ESERLERİ
sözünü yerine getirmiştir…
Cinnet Mustatili’nde bir döneme damgasını vuran Batı Tefekkürü ve İslam Tasavvufu
rahmetli Osman Yüksel Serdengeçti, bir zamanlar İlk baskısı 1982 yılında yapılan “Batı Tefekkürü ve İs-
yazdığı kitaplarla Yahudiliğin içyüzünü ve Batının lam Tasavvufu” kitabı, Necip Fazıl’ın 70’li yıllarda bir
vahşetini anlatan Cevat Rıfat Atilhan’ı da Necip Fa-
Ramazan ayında üç teravih sonrası sahura kadar süren
zıl’ın yanında görüyoruz. Necip Fazıl, “Açın kapıları konferanslarından oluşmuş bir eserdir. Necip Fazıl,
Osman geliyor” nidasıyla Osman Yüksel’in hapisha- kitabın ortaya çıkışını anlatırken; “Geçen seneye gelin-
neye gelişini anlatır. Osman yüksel, o da tıpkı Necip ceye dek teyplerden naklen kaleme alınarak tarafımdan
Fazıl gibi ömrü zindan ve tabutluklarda geçmiş, inan- titizlikle muhafaza edilen ve birden bire kitaplık çapta
mış bir adam… ortaya çıkarılmasını bekleyen, üstüne titrediğim eserimi,
temiz ve hatasız baskı, emniyet ve itinası için de nihayet
Cinnet Mustatili’nin belki bugünkü kuşağın zihninde kitaplaştırıyorum” diye yazıyor. Kitabın kendisi açısın-
bir karşılığı olmayabilir ama 141, 142 ve 163. Madde- dan ne denli önemli olduğunu da “bu eser İdeologya Ör-
lerin hâkim olduğu dönemde yasak kitaplar, laiklik güsü’ne bağlı olarak benim başa alınması gereken verim-
ve komünistlikten hapse düşen yazar ve sanatçıların lerinden biri…” diye tanımlıyor. Kendisinin deyişiyle
kitaplarıyla büyümüş, hatta yasaklı kitapları gizlice üç gece dörder saat konuşarak toplam on iki saatte or-
okuyup yakmış olan kuşak için oldukça anlamlıdır. taya çıkmış bir eser. Tabi bu on iki saatlik konuşmanın
Cinnet mustatili aslında bu ülkenin aydınlarını yazar sonucu olarak ortaya çıkan eser, Necip Fazıl’ın yetmiş
ve sanatçılarının nasıl bir mecradan geçtiğini göste- yıllık birikiminin sonucu. Hatta diyebiliriz ki, bu eser
ren önemli bir eser. onun batı felsefesine bakışının özü, İslam tasavvufu-
nu ise tanımlayışı, tahlili…
Yargılamaların da yer aldığı günlüklerinde Necip
Fazıl, savcıyla arasında geçen bir diyaloga yer verir. Necip Fazıl, “istiyorum ki, bu konuşmam, bütün yaz-
“Sizin için din istismarcısı diyorlar; ne dersiniz?” diye dıklarım, söylediklerim ve düşündüklerimin en üstü-
sorulunca; Necip Fazıl, “ Sizi tenzih ederek arz ede- nü olsun…” diye yazar. Gerçekten de “Batı Tefekkürü
yim ki, reis beyefendi, din gayreti gösterenlere istis- ve İslam Tasavvufu” kitabı Necip Fazıl’ın Doğu ve Ba-
marcılık izafe etmekten daha feci ve şenî bir mefhum tı’ya bakışının özeti gibidir. Bütün vermek istediğini
istismarı olamaz. Su eritir, ateş yakar, yâni keyfiyetini bu eserle özetlemeye çalışmıştır adeta…
2022/2 21